T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
AB turnusol kağıdı: Türkiye'nin ilericileri ve gericileri

'Yeni bir Kuvayı Milliye ittifakı doğuyor' imiş. Nasıl? İlhan Selçuk ile Devlet Bahçeli buluşmuşlar. Hürriyet gazetesinin dünkü manşet haberine göre, İlhan Selçuk'a MHP'den yayılan şu sözler aktarılmış. 'İlhan Selçuk ile ağırlıklı olarak AB konuştuk. Bizimle aynı düşünüyor. En küçük bir görüş ayrılığımız yok. Aramızda ittifak oluştu.'

Haberde şu cümleler de dikkat çekiyor: 'MHP'nin, İlhan Selçuk görüşmesinden memnuniyeti, AB sürecinde kendileri gibi düşünen başka kesimlerin de olduğunu kamuoyuna göstermek. Türk Ceza Kanunu değişiklikleri, idam cezası, Kürtçe yayın ve eğitim konularında, 'MHP tek başına direnen taraf' imajını silmek. Bunun için, geçmişte en sert, hatta acımasız çatışma içinde bulunduğu, bugün ise aynı noktada buluştuğu taraflarla ittifak oluşturmak. Kendi deyimleriyle 'Kuvayı Milliye ruhunu canlandırmak.'

Bu 'gelişme'nin, Türkiye'nin siyaset ve düşünce sahnesini yakından izleyenler açısından hiçbir şaşırtıcı ya da ilginç bir yanı yok. Söz konusu olan, aslında, 'gecikmiş bir izdivaç'tır. Bu 'ittifak'ı 'ilginç' kılmak isteyenler, belli ki, İlhan Selçuk'u 'sol'un gurusu' gibi algılayanlar. Ama, bu yıllardır süregelen tam bir 'medya illüzyonu' idi. İlhan Selçuk, yıllardır her gün köşesinden sergilediği görüşleri itibarıyla, ziyadesiyle 'nasyonal sosyalist' tanımına denk düşer. MHP de 'nasyonal sosyalizm' ile 'ideolojik akrabalığı'ndan tam kurtulmuş sayılmaz.

'Kuzenler'in, 'amcaoğulları'nın biraraya gelip, 'ittifak' kurmasında şaşırtıcı bir yan bulunmuyor. Asıl şaşırtıcı olan, 'medya illüzyonu'nun bunca zaman devam edebilmiş olması.

Peki, bu 'yeni Kuvayı Milliye ittifakı' kime karşı? 'Düşman' kim? Hedef ne?

Avrupa Birliği!

Avrupa Birliği ne?

Türkiye'nin 1963 Ankara Anlaşması'ndan bu yana, içine girmeyi hedef aldığı uluslararası topluluk. Türkiye, AB'ye, Helsinki kararları uyarınca 'diğer aday üyelerle aynı şartlarda' ve 1999'dan bu yana 'aday üye'. 2002 ya da 2003 itibarıyla, 'tam üyelik müzakerelerine başlayabilmek için' bir 'tarih' elde etmek durumunda. Bunu yapabilmesi için, 'Kopenhag siyasi kriterleri'ne uyumu gerekiyor. Bunun nasıl yapılacağına ilişkin olarak AB'nin 2000 Kasım'ında sunduğu 'Katılım Ortaklığı Belgesi' ve buna dayanarak Türkiye'nin yükümlülüklerini ifade eden 19 Mart 2001 tarihli 'Ulusal Program' mevcut.

Peki, kendisine 'yeni Kuvayı Milliye ittifakı' sıfatını yakıştıran 'nasyonal sosyalist amcaoğulları'nı biraraya getiren zemin ne?

Türk Ceza Kanunu'nun değişiklikleri, idam cezası, Kürtçe yayın ve eğitim konuları. Bunlar neyin nesi?

Bunlar, 'Kopenhag siyasi kriterleri'nin kapsamı içinde, 'Katılım Ortaklığı Belgesi'nde işaret edilen hususlar. 'Ulusal Program'da bunlara 'atıf' var ve AB'ye katılım müzakereleri için bunların ele alınmasının günü geliyor.

Ancak, bir 'müthiş saptırma'yı vurgulamakta yarar bulunuyor: Savaş mağlubu Osmanlı Devleti'nin yıkıntıları arasından, yabancı çizmelerin işgali altındaki bir ülkede Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu açan Kuvayı Milliyeciler, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları idi. Türkiye'nin AB üyeliğini hedef alan Ankara Anlaşması'nı imzalayan Başbakan ise Milli Mücadele'nin Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü!

Hangi 'Kuvayı Milliye'? 'Siyasi şarlatanlığı' bir yana bırakalım. 1961'de idama giden eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, cezası sonra müebbede çevrilen eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a, darağacının eşiğinde, o zaman daha adı AB olmayan AB'nin önemini anlatıyordu. Neredeyse son sözleri idi bu. İki yıl sonra, rakip partinin lideri, Kuvayı Milliyeciler'in iki numarası İsmet İnönü, AB üyeliğine giden yolun kurdelasını kesiyordu. AB, Türkiye'nin 'tarihi ve stratejik' rüyası idi.

AB, Türkiye'nin 'ulusal' hedefi; AB üyeliği, Türkiye'de 'ulusalcılık'ın 'mihenk taşı'dır ve bugün bu ülke halkının yüzde 70'i AB üyeliğini istiyor.

Şu sıralarda saçma bir tartışma ile siyasi hava bulandırılıyor. AB, 'Kürtçe eğitimi dayatıyor'muş. Türkiye, 'AB'nin kendisini parçalama komplosu ile karşı karşıya'ymış. Yalan.

İşte 'Katılım Ortaklığı Belgesi'nin 'Orta Vade' alt başlığının altında Türkiye'nin yerine getirmesi istenen 8 paragraflık 'Siyasi Kriterler' bölümünün son paragrafı:

"Tüm yurttaşların kökenlerine bakılmaksızın kültürel haklarının garanti altına alınması ve kültürel çeşitliliğin sağlanması. Eğitim alanı dahil olmak üzere, bu haklardan yararlanmayı engelleyen yasal hükümlerin kaldırılması (ilga edilmesi.)"

Kürtçe veya bir başka dilde eğitim ve yayın yapılmasını önleyen yasa maddelerinin kaldırılması gerekiyor. Bu, devletin 'Kürtçe eğitim yaptırması' anlamına gelmiyor. Yasağın kaldırılması anlamına geliyor. Bütün AB ve aday ülkelerde bu hüküm geçerli.

Türk hükümetinin sunduğu 'Ulusal Program'ın 'Kültürel Yaşam ve Bireysel Özgürlükler' alt başlığı altına ise şu yazılı: "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi ve eğitim dili Türkçe'dir. Ancak bu, vatandaşlarının günlük yaşamlarında farklı dil, lehçe ve ağızların serbest kullanmasına engel teşkil etmez. Bu serbestlik, ayrılıkçı ve bölücü amaçlarla kullanılamaz."

Yapılması gereken, 'hakkı' ve 'kullanımı'nı önleyen yasa maddelerinin temizlenmesi. Ardından, bu hakkın, 'ayrılıkçı ve bölücü amaçla kullanımı'nı önleyecek hükümler getirilebilir. Buna, yani 'ayrılıkçılık ve bölücülük'ün engellenmesine, kendisi çok büyük çapta bir 'bütünleşme' olan AB'nin bir itirazı olamaz.

Ayrıca, Türkiye, 'BM Çocuk Yasası'nı onayladı. Biliyor musunuz ki, 'BM Çocuk Yasası'nda 'çocuklara ana dilinde eğitim hakkı' hükmü yer alıyor. Yani, Türkiye, bunu onaylamış durumda!

Gelelim ölüm cezasının kaldırılmasına...

'Katılım Ortaklığı Belgesi'nin 'Orta Vade' alt başlığı altındaki 'Siyasi kriterler' bölümünün üçüncü paragrafı şöyle: "Ölüm cezasını kaldırın, Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nun 6 numaralı protokolünü imzalayın ve onaylayın."

Ğeçen sonbaharda Anayasa'nın 34 maddesinde değişiklik yapılırken, ölüm cezasının 'savaş, yakın savaş tehlikesi ve terör suçları için geçerli' kılınması üzerine, ölüm cezasının Ceza Kanunu'nun ötesine geçirilerek 'anayasal' hale getirilmiş olduğunu belirterek, bunun başağrıtacağını belirtmiştik. Şimdi, olan bu. Zaten 2001 Kasım'ında yayımlanan AB Komisyonu'nun 'Türkiye İlerleme Raporu'nda bu konu şu satırlarla yer aldı:

"Bir dizi anayasal, yasal ve idari değişikliğe rağmen, güncel insan hakları durumu, Türkiye'nin bireylerini etkilediği ölçüde düzelmeye muhtaçtır.

Anayasa'nın revize edilmiş olan 38. maddesi ölüm cezasını terörist suçlar ve savaş ve yakın savaş tehdidiyle sınırlıyor. Terörist suçlardaki istisna hükmü, herhangi bir rezervasyona izin vermeyen Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nun 6.Protokolü'ne uymuyor. Buna mukabil, savaş suçları durumundaki istisnai hükme 6.Protokol'de izin veriliyor. Ceza Kanunu'nda yapılacak yasal değişiklikler, revize edilmiş bulunan bu maddeye de uygulanmak durumunda. Bunun yapılması, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nun 6.Protokolü'nü imzalayıp imzalamayacağına ve onaylayıp onaylamayacağına ilişkin bir değerlendirmeyi mümkün kılacaktır."

Devlet Bahçeli, 'İdam konusu, orta vadede gündeme gelecekti. Şimdiden niye çıktı; bunu kim çıkarıyor' gibisinden 'kötü niyet'ten kuşkulandığını ima eden bir söylem tutturdu. 19 Mart'ta 'öncelikler' yani 'kısa vade' sona eriyor. 'Orta vade'ye giriyoruz. Kim mi söylüyor? Aylar öncesinden Devlet Bahçeli'nin bilmesi gereken belgeler söylüyor.

Soru şurada:

Türkiye'nin AB hedefinde ciddi misiniz, değil misiniz? Türkiye'nin 'ulusal hedefleri'ni 'seçmen tribünleriniz'e oynamak uğruna, yani 'iç politika cambazlıkları'na feda etmek niyetinde misiniz, değil misiniz? Bu soru, MHP'den öteye DYP için de geçerli.

AB konusu, Türkiye'nin 'turnusol kağıdı'; 'ilericiler' ve 'ulusal çıkarları' önde tutanlar ile 'ulusal giysiler' altında saklanan anti-demokratik 'tutucular' ve 'gericiler'i ayırıyor...


27 Şubat 2002
Çarşamba
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED