T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Pandora'nın kutusu açıldı

Devlet bakanı Mehmet Keçeciler'in bayram günü yayımlanan "PKK siyasetle ilgilensin, sandıkta yeneriz" sözleri, beklenebileceği üzere, epey toz kaldırdı. Cümlenin açığa vurduğu düşünceyi 'gaflet', 'dalâlet', hatta 'ihanet' gibi sözcüklerle değerlendirenler var. Sadece konuya duyarlı kamuoyu değil, siyasi partiler ve hükümet ortakları da açıklamayı garipsedi ve sert cümlelerle eleştirdi. Söyleyen bakan gümrüklerden sorumlu olsa da, bir 'ilk' olması açısından sözleri önemli.

Amerikan merkezli sosyal bilimlerde buna 'trial balloon' adı veriliyor; 'deneme balonu' demek... Genellikle iyice düşünülüp taşınılarak önceden hazırlanmış görüş(ler), ilgisiz sanılabilecek kişi veya kişiler tarafından ifade ediliyor; gelen tepkilere göre, görüşte ısrar edilebildiği gibi, ufak tâdiller yapılması söz konusu olabiliyor veya görüşten bütünüyle vazgeçilebiliyor... "Ağzı olan konuşuyor" fasilesinden görünse bile, Keçeciler'in cümlesi, üzerinde epey düşünülmüş bir 'deneme balonu'nu andırıyor.

Aslına bakılırsa, bu sütunun sürekli okurları, bu görüşün nicedir bir yerlerde kotarıldığını iyi biliyorlar. Görüş, ilk kez, 1995 yılında, Tansu Çiller'in başbakan sıfatıyla yaptığı Washington çıkartmasında, aralarında benim de bulunduğum Türk gazetecilere, Beyaz Saray adına verilen brifingte ifade edilmişti. Ulusal güvenlik konseyi üyesi bir subay, "Türkiye gibi ülkelerde örgütler, taleplerini, terörle değil demokratik sistem içerisinde yer alarak dile getirmeliler" demişti. Yedi yıl sonra, Keçeciler'in söylediği de, farklı cümlelerle olsa bile, aynı görüş...

Konuyu ilginçleştiren, Washington'da işitilen cümlenin yıllar sonra Ankara'da yankılanması değil elbette; o 'eskimiş' sözlere bir 'yeni' gelişme de eşlik ediyor. PKK, adını ve mücadele yöntemlerini değiştireceğini duyuralı çok olmadı. Silâhlı mücadele yerine siyasi hayat içerisinde yer almak niyeti PKK adına tekrarlanıp duruyor. Bu sebeple, daha önce kullandığımız bir benzetmeyle, gelişme, iki kişilik bisikleti (tandem) andırıyor; öndeki pedalı çevirdiğinde arkadaki onu takip ederek kendi pedalını çeviriyor.

Son bir aydır bu biçimiyle tartışma gündemine düşen konunun, kişileri aradan çıkartırsak, ABD'nin Irak'a saldırı beklentisiyle yakından ilişkisi olduğunun bilinmesi gerekir. ABD'nin Irak'a silâhlı müdahalesi, Körfez Savaşı sonrasında ilân edilen 'no-fly zone' bölgelerinin fiilen ana gövdeden kopması sürecini resmileştirecektir. Güneydeki daha çok Şii Araplar'dan oluşan bölge ile Kuzey'deki Sünni Kürtler'in yaşadığı bölgeler, Körfez Savaşı'ndan buyana geçen 11 yıl içerisinde, kendi bağımsız yönetimlerine kavuştular. Türkiye'nin güney sınırında adı konulmamış bir devlet var bugün.

ABD müdahale ettiğinde, Türkiye müdahaleye destek çıksın veya çıkmasın, Irak üçe bölünecektir. Türkiye, resmi tezin yıllardır hiç arzu etmediğini bildirdiği bu oldu-bitti karşısında çaresiz kalmaya mahkum görünüyor. Daha da önemlisi, güneydeki yapının Türkiye'nin içine dönük muhtemel etkileridir. Şimdi yaşanan gelişmeler, gelişmelere paralel patlayan tartışmalar, ortaya atılan deneme balonları, bu sebeple, hiç sürpriz sayılmamalı.

Türkiye üzerinde Avrupa Birliği (AB) eksenli bir tartışmayı başlatanlar, bir yandan da "Ülkeyi bölmeye çalışan AB'ye gerek yok, Washington bize yeter" sloganını yaygınlaştırıyorlar. Aslına bakılırsa, ne AB'nin Türkiye'yi bölme derdi var, ne de Washington'un Kuzey Irak oldu-bittisiyle esas Türkiye'yi sıkıştırma niyeti. İki arada bir derede kalma görüntüsü ve oldu-bittilere açıklık, Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kesememesinden, sorunlarını itiraf edememesinden, itiraf ettiğinde de çözümü geciktirmesinden kaynaklanıyor. Başkalarının çözümü ise, şimdi karşı karşıya kaldığımız gibi, Türkiye'nin hassasiyetleriyle yüzde 100 örtüşmüyor...

Doğru olan, kendi sorunlarımızı, hiçbir sınırlama koymaksızın bütün açıklığıyla kendimizin tartışmamızdır. Pandora'nın kutusunu açtığı için Mehmet Keçeciler'e kızmak kolay; zor olan, söylenenleri fırsat bilip doğru çözümler üretebilme istikametinde çaba göstermektir.

Türkiye zora tâlip olmalı.


27 Şubat 2002
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED