T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bütçe açığı rekora mı gidiyor?

Bütçe Ocak ayında 5.35 katrilyon lira açık verdi. 2002 yılı için öngörülen ve hedeflenen bütçe açığı toplamı 26.9 katrilyon lira idi. Ocak ayı itibariyle yıllık açığın % 20'sine ulaşılmış durumda.

Ocak ayındaki bütçe açığının hedefin çok üzerinde gerçekleşmesi, 2002 sonu itibariyle öngörülen açığın tutmayacağının işareti olarak görülebilir.

Ocak ayındaki bütçe açığı faiz ödemelerinden kaynaklanmaktadır. Ocak ayındaki faiz ödemeleri, 2001 yılının aynı ayına göre % 411 oranında artış göstermiştir. Bu ayda yapılan 6.8 katrilyon liralık faiz ödemesi, 2002 için tahmin edilen yıllık rakamın % 16'sına tekabül etmektedir.

Faiz ödemelerindeki inanılmaz artışa rağmen vergi gelirleri % 55.6 oranında artmış ve faizdeki artışı telafi edememiştir. Vergideki artışın önemli bir bölümü de gider vergilerinde ortaya çıkmaktadır. Kazanç üzerinden alınan vergiler sadece % 20 oranında artarken, mal ve hizmetlerden alınan vergiler % 80 oranında yükselmiştir. Bir taraftan da vergi uygulamasındaki adaletsizlik ağırlaşmaktadır.

Ocak ayındaki bu sağlıksız gelişmenin yıllık rakamları ne ölçüde etkileyeceğini tam olarak bilemiyoruz. Ancak, eğilim böyle devam ettiği taktirde, bütçe açığı olarak hedeflenen rakamın çok üzerine çıkılacağı ve bunun da kamunun borçlanma gereğini artıracağı tartışmasız bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

KÜÇÜLME VEYA DAHA FAZLA BORÇLANMA

Bütçe hedeflerinde, özellikle faiz ödemelerinden kaynaklanan önemli sayılabilecek oranda bir sapma olduğu taktirde Hükümet'in elinde iki seçenek bulunmaktadır.

Ya daha fazla borçlanacak veya faiz dışındaki harcama kalemlerinde ilave kesintiye gidecektir. Borçlanma kaynakları sınırsız değildir. İç borcun % 70'inin sağlandığı bankaların mali yapılarının sıkıntılı olduğu biliniyor. Vergi gelirlerinde beklenenin üzerinde bir artış olmayacağına göre, İMF'ye verilen GSMH'nın % 6.5'i kadar faiz dışı fazlaya ulaşabilmek için faiz dışındaki harcamaların kısılması yoluna gidilmesinin dışında bir seçenek görülmüyor.

Bütçe ödeneklerinin % 50'sinden fazlasının faize aktarıldığı dikkate alınırsa faiz dışındaki harcama kalemlerinde ilave kesintiler yapılmasının da kolay olmadığının belirtilmesi gerekiyor.

90'lı yılların başından itibaren bütçe içindeki payı gittikçe büyüyen faiz ödemeleri nedeniyle diğer harcama kalemlerinin bütçe içindeki payı reel olarak sürekli azalmaktadır. Devlet'in sağlık ve eğitim gibi esas fonksiyonları için ayırdığı kaynaklar sürekli küçülür ve yetersiz hale gelirken ilave kesintilere gitmek, yetersizliği daha da artıracaktır.

2001 yılındaki ekonomik daralma ve istihdam imkanlarındaki düşüş, resmi rakamlara göre 1 milyondan fazla insanın işsiz kalması, böyle bir kesintiyi iyice zorlaştırmaktadır. Örneğin, yatırım ya da tarım kesimine aktarılacak bütçe imkanlarının küçülmesi işsizliği büyütecek, iç talebi azaltacak ve reel sektörün içinde bulunduğu sıkıntıyı artıracaktır.

Vatandaşın sabrının zorlanması anlamına gelecek böyle bir uygulama sosyal problemlerin kontrol edilemeyecek noktaya ulaşmasına neden olabilir, kaybedecek bir şeyi olmayan insanların sayısının her geçen gün arttığı bir ortamda istenmeyen toplumsal olaylar rahatsız edici boyuta ulaşabilir.

İMF büyük bir ihtimalle bir sonraki kredi diliminin serbest bırakılması için faiz dışındaki harcamalarda ilave kesintiler için baskı yapacaktır. İMF'nin taleplerine karşı koyma imkanı ve gücü kalmayan Hükümet yeni bir ateşten gömlek giyecektir.

Temenni ediyorum, korktuklarımız başımıza gelmez ve tarihinin en ağır krizini yaşayan ülkemiz ekonomisinde arzulanan iyileşme ve gelişme en kısa zamanda sağlanır.


27 Şubat 2002
Çarşamba
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED