T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
CIA başkanından 'ok'

Gazeteleri takip edenler, önceki hafta, ilginç bir haberle karşılaştılar. Seçme cümleleri değişik gazetelerdeki haberlerden derledim:

"Türkiye'nin en büyük tavuk üreticisiyken krize giren Mudurnu Tavukçuluk'un yüzde 51'i satıldı. Eski milletvekili Tevfik Türesin'in sattığı Mudurnu'nun yeni sahibi Global A.Ş. Bu şirketin yönetim kurulu üyesi ve ortağı da ABD gizli servisi CIA'in eski Başkanı James Woolsey." (..) "Mudurnu'nun 13 milyon doları bankalara, 15 milyon doları tedârikçilere olmak üzere toplam 35 milyon dolar borcu bulunuyor. Yüzde 40'ı halka açık olan şirketin hisseleri şu anda gözaltı pazarında bulunuyor."

Yatırımcı şirketin Türkiye bağlantısı anlatıyor: "Londra, Amerika, Uzakdoğu merkezli şirketlerimiz var. Global AŞ Türkiye'deki şirketimiz. 36 milyon doları Londra'daki grubumuz Cresent Global Investment aracılığıyla getirdik. Bu şirketin yüzde 70'i bana ait. Abrahamson'la Woolsey'in yüzde 10 payı bulunuyor. Bu büyük bir proje. Bolu'da da elektrik santralı kurmayı planlıyoruz." (..) "Her yerde kullanmak istemiyorum Crescent'ı. En son James Woolsey Türkiye'ye geldiğinde, 'Ben senin okunum. Kullan beni artık. Bir yerlerde kullan. Ne yapacaksan zamanı geldi. Yardımcı olmak istiyorum' dedi. Bugün de konuştum. 'Hemen toplanıp gelebiliriz' dedi."

Ben de, burada, önceki gün ve dün, iki gün üstüste bu haberleri biraz daha açtım. Karşımıza şu tablo çıktı: Mudurnu Tavukçuluk'un büyük hissesini satın alan Crescent Investments, Bahreyn merkezli First Islamic Bank'ın bir yan kuruluşu... Hem First Islamic, hem de Crescent, şirket tüzüklerinde, "Şeriat esaslarına göre çalışma" şartı bulunan iki ekonomik faaliyet. Bunu sağlamak için de bir 'Şeriat Denetleme Kurulu' oluşturmuş First Islamic Bank...

Buraya kadar şaşılacak bir nokta bulunduğunu sanmıyorum. Tek dikenli konu satışın gazetelere yansıma biçimi… Alış-verişe aracılık eden kişi, alıcı şirketin "Londra merkezli" olduğunda ısrarlı; ortakları için ise ilginç isimler sunuyor: Eski CIA başkanı James Woolsey, NSA'den emekli korgeneral James Abrahamson ve "Clinton'un danışmanı" diye takdim ettiği Mansoor Ijaz…

Mansoor Ijaz'ın adını bir ay kadar önce ilk burada okudunuz… 11 Eylül'e giden yolla ilgili soruşturmalarım sırasında, Üsame bin Laden'in 1996 yılına kadar kendine mekân seçtiği Sudan'la da ilgilenmem gerekti. Dışlanmış Sudan yönetimi, dünya sistemine yeniden dönebilmek için, Bin Laden'in başı üzerinden Washington'la pazarlığa girişmişti. Okuyun: "Sudan'la iş yapan Pakistan kökenli Amerikalı zengin işadamı Mansoor Ijaz devreye sokulmuş. Ijaz Clinton'un tanıdığı biri; ABD ile Sudan arasında altı kez gidip gelmiş ve her seferinde yeni tâvizler sunmuş Amerikalıların önüne. Clinton Ijaz ile Noel geçirmiş, ama tekliflere 'Hayır' demiş..."

Mansoor Ijaz, önümüzdeki dönemde adının karşımıza sıkça çıkacağını sandığım bir kişi. Sudan'ın kendini aklama girişiminde canla başla çalıştığı anlaşılıyor. Sebebini sakladığı da yok: Petrol... Ijaz, ülkenin devlet başkanı Ömer el-Beşir'den dönemin önemli şahsiyetleri Lee Hamilton, Madeleine Albright ve Sandy Berger'a mektuplar taşımış. Sıradan biri değil Mansoor Ijaz; 1996 Noel gecesini, Beyaz Saray'da, Clintonlar'ın konuğu olarak geçirecek kadar eski yönetime yakın... Ijaz, kendilerini Türkiye'de temsil eden kişinin verdiği bilgiye göre, ülkemizde de enerji alanına girmeyi düşünüyor...

İlk olarak tavukçuluk alanından ülkemize giriş yapan grubun, Mansoor Ijaz dışındaki üyeleri olan James Woolsey ile James Abrahamson'un 'îstihbaratçı' kimlikleri dikkat çekici. Daha da önemlisi, bu vesileyle öğrendiğimiz bir gerçek: Grubun Türkiye'ye ve Mudurnu Tavukçuluk'a ilgisi Türk istihbarat birimlerinin de bilgisi dahilindeymiş. Türkiye temsilcileri, bunu, "James Woolsey, James Abrahamson ve Mansoor İjaz'ı Türkiye'ye iki defa getirdim. Görüşmeler yaptırdım. Getirirken istihbarat birimlerimize de nezaketen bilgi verdim. Bana saygıları ve çok beklentileri var." sözleriyle açıklıyor...

Dünkü yazının sonunda, "İslâmî ilkelerle çalıştığı iddiasındaki bankalar ve şirketlerle bu adamların ne ilişkisi var?" sorusunu dikkatinize sunduğumu herhalde hatırlayacaksınız. Cevap, "İstihbarat birimlerimize de nezaketen bilgi verdim" cümlesinde yatıyor. Woolsey, Abrahamson ve Ijaz gibi bu piyasanın bilinen önemli kişilerinin kartviziti, arkadaki sermayeye kuşkuyla bakılmasını engelliyor. Böyle bir ilişki olmasaydı, "CIA sermayeli" diye sevinerek duyurdukları şirket için, aynı gazeteler, neler yazarlardı, bir düşünün...

Bu arada bir de 'müjde' vereyim: Mudurnu'nun 'yeniden hizmete giriş töreni'ne iki tanıdık da dâvetliymiş: Bill Clinton ile Al Gore... Bush-öncesi Amerikası'nın en üst düzey yöneticileri... Şirketin Türkiye temsilcisi, her ikisi için, "Zaten danışmanlarımız arasında" bilgisini veriyor... Gelecekler ve hatta golf da oynayacaklarmış...

Benden size tavsiye: Kendinizi Amerika'nın Arap sermayesi taarruzuna hazırlayın. Mudurnu Amerikalı Demokratlar'ın vitrininde yer aldığı bir grubun eline geçti. Sırada Cumhuriyetçiler var. Onlar da, ilkinden daha ünlü bir Arap sermaye grubu desteğindeler ve Türkiye ile yakından ilgileniyorlar: Bin Laden Grubu'nun...

Bu ilginç ilişkiyi anlatmaya da sıra gelecek.


27 Şubat 2002
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED