T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çankaya ve Kasımpaşa sorumluluğu...

Aslına bakarsanız, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 29 Ekim resepsiyonundaki 'Başbakanı, ben değil de, milletvekili bile olmayan Tayyip Erdoğan mı atayacak' sözüne bu kadar yer verilmesi, bunun üzerinde bu kadar tartışılması pekala seçim yasaklarını ihlal sayılabilir.

Niçin derseniz; bu tartışma özü itibarıyla Ak Parti'nin seçimi kazanmış olduğunu, hatta tek başına hükümet kuracağını peşinen kabul etmiş oluyor. Öyle olmasa, bu konu, böylesine bir tartışmayı davet eder miydi?

Yani, Ak Parti, 'baraj sorunu' yaşasa ve öyle olduğu ileri sürülen, bundan önce yayınlanan anketlerde öyle görülen bir parti olsaydı, Türkiye, şu sırada bir 'Tayyip Erdoğan sorunu' yaşıyor olur muydu? Olmazdı.

Hatta, Ak Parti, CHP'nin konumunda bulunsaydı yani bir 'iktidar adayı' olmakla birlikte, hiç kimsenin üzerinde 'tek başına hükümet kuracak' diye spekülasyon dahi yapmadığı bir durumda olsaydı, yine böyle bir tartışma olur muydu? Olmazdı.

Dolayısıyla, böyle bir tartışma ve bunun medyada bol bol yer alması ve almaya devam etmesi, kendiliğinden ve peşinen 'Ak Parti'nin tek başına hükümet kuracak bir seçim sonucu elde edeceği'ni kabullenmek anlamına geliyor. Buysa, daha seçimlere 48 saat kadar vakit varken, sürekli tekrarlanırsa, Ak Parti namına ve lehine, diğerleri aleyhine bir propagandaya girmez mi? Bence, girer.

Peki, bu yazı; YSK yasakları kapsamına, bu içeriğinden ötürü, girer mi? Bence, girmez. Ama, zaten, ne olacağını ve olmayacağını 48 saatten biraz fazla bir süre sonra görebileceğiz. Bazılarının, 3 Kasım sonrasına ilişkin öngörüleri bir hayli 'keskin' olduğu için, 3 Kasım sonrasının tartışmasını 'dereyi görmeden paçaları sıvayarak' başlatmış durumdalar.

Başbakan'ın nasıl atanacağı, Anayasa'da mevcut. Anayasa'nın 109. maddesi, Başbakan atama yetkisini Cumhurbaşkanı'na veriyor. Tek bir 'ön şart' getiriyor. 'Hükümeti kurmakla görevlendirilecek' olan kişinin 'TBMM üyelerinden biri' olması. Yani, milletvekili olmayan Başbakan olamıyor.

Tamam. Peki, 109. madde, Cumhurbaşkanı, herhangi bir milletvekilini atar mı diyor? Kelime kelime öyle demese de, aksini söylemiyor. Cumhurbaşkanının, herhangi bir milletvekilini atama yetkisi var. Ancak, Anayasa'nın bu maddesinin 'ruhu' elbette güvenoyu alma şansı olan bir 'başbakan adayı'nı Cumhurbaşkanı'nın atayacağını, bu kadar ayrıntı belirtmeye gerek duymadan, içerir.

Ahmet Necdet Sezer, bir 'hukukçu' Cumhurbaşkanı. Bugüne dek, hukukun lafzı kadar, 'ruhu'nun üzerinde durmadığına dair bir performans sergilediğini iddia edecek hiç kimse ortaya çıkamaz. Cumhurbaşkanı Sezer'e, 3 Kasım sonrası, yetkilerini doğru biçimde ve isabetle kullanacağı konusunda güvenmemek için geçerli hiçbir sebep yok.

Tayyip Erdoğan'ın, genel başkanlık makamını zorlaması için de aslında bir sebep yok. Siyasi haklarını ve özgürlüklerini kullanabilmesi bakımından önünü açacak hukuki değişiklikler, tartışmaya yer bırakmayacak şekilde, değişmeden genel başkanlık makamına illa asılması ve oraya tutunması gerekmiyor. Tayyip Erdoğan, Ak Parti içinde ve destekçileri nezdinde 'meşruiyeti'ni genel başkanlık sıfatından almıyor ki...

Onun da, kendisine, yakın çalışma arkadaşlarına ve partisine ve seçmenlerine 'güvenmesi' gerekiyor.

3 Kasım sonrasında, Türkiye'yi 'rahatlatmak' herkesin üzerine düşen ciddi ve esaslı bir 'vatanseverlik' görevi... 'Muhtarlık kaydı', ister Çankaya'da, ister Kasımpaşa'da bulunsun...


1 Kasım 2002
Cuma
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED