T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
'Onları keşfettiğimiz vakit adını tarih koyarız'

Alparslan sorar:
- Hiç tarih okur musun?
Diyojen şaşırarak cevaplar:
- Hayır okumam; neden?
- Çünki tarih okumayan ve tarihini bilmeyen bir milletin sonu, senin sonun gibi olur.
*
İskender Pala'nın "Kahve Molası" adlı kitabı bu anekdotla başlıyor.
Son anekdot Hz. Yusuf'tan ve hemen ardından Bakî ile Râşid'den birer berceste beyit yer alıyor.
Arada neler var derseniz, bir kahve molasında okunabilecek kadar küçük hikâyeler, hatıralar, nükteler ve bercestelerden ibaret bu kitabı okumanız gerektiği ortaya çıkar.
Kitabın tam orta yerinden de örnek vermek uygun olur olmasına da, -şimdi- seçmek kolay değil.
En iyisi, sözünü ettiklerimize yer verelim.
*
Hz. Yusuf, Mısır'a hükümrân olunca bir dostu kendisine bir hediye götürmek istemiş. Aramış, taramış ama aynadan gayrı bir münasip hediye bulamamış. Huzura varıp demiş ki:
- Efendim, sizden güzel bir şey bulamadım ve size bu aynayı getirdim. Ta ki bakınca yine güzelliğinizi seyredesiniz.
Hz. Yusuf bundan pek hoşlanmış.
Acaba diyorum, eskiden sevgililere ayna hediye edilmesinin ve gelinlik kızların çeyizine ayna koyma geleneğinin bu neviden iltifatlarla bir bağlantısı var mıdır?!..
*
Bakî'den:
Bâtıl hemîşe bâtıl u merdûddur velî
Müşkil budur ki sûret-i haktan zuhur eder
(Bâtıl, her zaman için kötü sayılmış ve dışlanmıştır.
Ancak gel gör ki zamanımızda hak sûretinde ortaya çıkıyor. Asıl mesele bu!..)

UYARALIM DEDİK

Liderler de bizim gibi yapacak. Kimisi Ankara'da, kimisi İstanbul'da kullanacak oyunu. Sonra da parti genel merkezine gidecekler. Şimdiden bir konuda uyarmak lazım onları.
Sonuç ne yönde olursa olsun, abartmamak zorundasınız.
Diyelim ki partiniz çok iyi oy aldı.
Hemen kameralar karşısına geçip "Bu bir zaferdir" gibisinden konuşmanın âlemi yok.
Dur bakalım yarın ne olacak!
Ya da tersi...
Barajı geçemediniz.
Hiç dert etmeyin.
Üzülmeniz bile yersiz.
Bir sonraki seçime kadar güç kazanırsınız.
Kırkpınar'da cazgır ne diyor pehlivanlara?
Üste çıktım diye sevinme, altta kaldım diye üzülme...
Seçimin Kırkpınar'dan ne farkı var?!..
"Ne sevin, ne yerin... Yüksel ki, yüksektedir yerin" diyenlere kulak asın.

BAKIŞ AÇINIZ, HAYATINIZI BELİRLER

Geçen hafta Bursa'ya gittiğimizde bizim ekibe evsahipliği yapan, randevuları düzenleyen ve şehri gezdiren Mehmet Aydın'dan bahsetmeden geçmek vefasızlık olur.
Aslında politikacılar ve vatandaşlardan önce onunla görüşmeye başlamıştık.
"İşler nasıl?" ile başlayan sohbet uzadı gitti.
Krizden, işsizlikten, eskilerden, Bursa'dan konuştuk.
Kendi alanında, ülkenin önde gelen firmalarından birinin (Özüaydın) başında arkadaşımız.
Vinç işi yapıyor.
Bu işe nasıl başladıklarını sordum.
İlginç bir hikâyesi var deyip anlattı.
Babası yıllar önce bir gün arabayla giderken yolda kalmış. Çekici çağırmış. Çok yüksek bir ücret talep etmiş çekici.
O da demiş ki, bu işte bu kadar çok para varsa...
Gerisini tahmin edersiniz.
Harç borç bir çekici ile işe başlayıp zamanla büyütmüşler.
Şimdi çekici işini bırakmış durumdalar. Limanlarda vinçleri çalışıyor.
Bakış açısı, teşebbüs ruhu işte.
Ben de yıllar önce arabam arıza yapınca yolda kalmıştım ama benim verdiğim karar, hemen arabayı satmak olmuştu.

HER GÜN SEÇİM İSTESEK YAKIŞIK ALIR MI?

Pazar günü oyumuzu kullanacağız. Sonra da televizyonların karşısına geçip anbean sonuçları takip edeceğiz hep birlikte. Ne büyük keyif... Keşke her gün seçim olsa dedirtecek cinsten.
Şüphesiz her gün seçim olması hepimizi sıkar, bıkkınlık verir.
Ancak aylık periyot makul görünüyor.
Ayda bir seçim yapılsa, fena mı olur?


1 Kasım 2002
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED