AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Mandacılar, Karzailer çağı: Bağdat'ta, Amerikan tankları altında ezilen biziz

Amerika, Türkiye'ye vereceği bir milyar doları Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmemesi şartına bağladı. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu bundan daha iyi açıklayan bir gelişme olamazdı. ABD askerlerinin Türkiye topraklarında konuşlandırılması pazarlıkları yapılırken Amerikan basınında çıkan "satılık müttefik" benzetmeleri bu ülkede herkesi derinden yaraladı. Tezkere reddedildi. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Türkiye'ye gelmesiyle anlaşıldı ki, ABD istediklerinin çoğunu almış.

Bu anlaşma gereği Türkiye'den Irak'a "insani yardım" adı altında götürülen savaş araçlarıyla Kuzey Cephesi açıldı. Anlaşmadan sonra ABD Başkanı George Bush, "Kuzey Irak cephesi açıldı" açıklaması yaptı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de, "Türkiye'nin koalisyon içinde olduğunu, müttefikleriyle birlikte hareket ettiği"ni söyledi. Koalisyonun içinde olmanın bedeli Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası politikalarını Amerika'ya emanet etmek mi? Bu ülkenin bağımsızlığından, büyüklüğünden, kararlılığından dem vuranlar, bu utanç verici durumu nasıl açıklayacaklar? Eğer gerçekten Türkiye böyle bir ülke ise, tarihi ve ahlaki değerlerini, gelecek perspektifini, stratejik çıkarlarını kurtarmak için bu "esaret zihniyeti"ne bir son verir, bir avuç sermayedar dokunulmazın bu ülkenin onuruyla böylesine oyun oynamasına engel olur, "stratejik ortağımız" Amerika'ya "al bir milyar dolarını başına çal" der.

Irak istilası aslında Türkiye'nin zaaflarını ortaya serdi. Türkiye, Afganistan'a saldırıdan bu yana, küresel ve bölgesel politikalarda inisiyatifini kaybetmiş durumda. Irak'a saldırıya verilen destek, Türkiye'yi yeni küresel denklemde ABD-İngiliz-İsrail cephesine hapsolurken dış politika perspektifini de yok etti. Irak'la ilgili endişeleri ABD'nin verdiği sözlere bağlandı. Yani Türkiye, dış politikasının ağırlık merkezini Amerika'ya havale etmiş durumda. Daha da vahimi, bu politikanın yarın Türkiye'nin kendi güvenliğini de rehin alacak. Son on yıldır Türkiye'yi Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan, Orta Asya'dan, Ortadoğu'dan uzak tutuyorlar. Uzak tutmakla kalmıyor, bu bölgelere yönelik politikalarında Türkiye'yi taşeron ülke olarak kullanıyorlar. Bütün bunlara rağmen, Soğuk Savaş dönemi Amerikancılığının hala yaşıyor olması, üstelik bu ülkenin kaderini belirliyor olması ne büyük talihsizlik.

İran ve Suriye ile Amerika adına mı görüşüyoruz?

Soğuk Savaş bitti, ancak biz on yıldır Amerika'nın ileri karakolu rolünü oynamaya devam ediyoruz. Amerika ve İsrail için her türlü "fedakarlığı" yapıyoruz. Her türlü işgalde, saldırıda onların önünü açıyoruz. Irak istilası başlamadan önce İstanbul Zirvesi düzenlendi. Güya Türkiye ve bölge ülkeleri tavırlarını ortaya koyacak, inisiyatif geliştirecek, bölgede "bize rağmen bir şey olamaz" diyeceklerdi. Bu bir başarıydı. Ancak sonuç tam tersi oldu. Amerika adına Irak tehdit edildi. Sanki bu girişim Amerika adına yapılmıştı. Tekrar rolümüzü oynadık ve Amerika'nın saldırganlığını meşrulaştırmaya çalıştık.

Bu politikaya aşınayız biz. Yıllardır İsrail işgal ve saldırganlığına tavır almazken İsrail'in köşeye sıkıştığı her durumda öne atıldık ve Arap kamuoyunun tepkilerini İsrail adına göğüsledik. Dahası, Amerika'nın İslam dünyasına yönelik bütün işgal ve sömürge politikalarına bir şekilde destek verdik. Dün Afganistan'da, bugün Irak'ta... Yarın hangi Müslüman ülkeye yönelik işgale destek vereceğiz? İran'ın, Suriye'nin, Yemen'in, Lübnan'ın, Filistin'in mi? Son on yıldır, Amerika ve İsrail'in çıkarlarının dışında ne yaptı Türkiye?

Şimdi Türkiye, İran ve Suriye arasında Irak'la ilgili dayanışma beklentisinin de fiyaskoyla sonuçlanacağına dair korkular var. Türkiye'nin, iki ülkeyle diyaloğunun da Amerika-İngiltere-İsrail çıkarlarına göre şekillendiğine dair kuşkular var. Üç ülke arasında bölgesel bir tavır belirlemekten ziyade, Türkiye'nin Amerika adına bu ülkelerle görüşmeler yaptığına dair iddialar var. Bizler, bağımsız, hiç değilse belli bir duruşu sergileyen politikalar beklerken, sürecin Colin Powell'ın ziyaretiyle ilişkisi olduğu, Powell'ın ziyaretinin sadece Türkiye'den Irak'a insani yardım adı altında askeri araç sevk etmekle sınırlı olmadığı, Türkiye'nin ABD'nin yönlendirmeleriyle bu ülkeleri pasifize etme adına hareket ettiği, bir anlamda ABD'nin enformasyon bürosu gibi çalıştığına dair iddialar var. Bir milyar dolar şartının Ankara'da ciddi rahatsızlığa yol açtığı muhakkak. Umarız Amerika ve İngiltere'nin Türkiye'yi uyutma çabaları farkedilir. Umarız Türkiye-İran-Suriye diyaloğunun ABD adına yapıldığı iddiaları boş çıkar.

Mandacıların, Karzailer'in yüzyılı

Dün Bağdat'a giren Amerikan tankları gövde gösterisi yaparken vicdanımız sızladı, acı duyduk. Bağdat meydanında Amerikan bayrağı ile şov yapanları ve buna ön ayak olanları unutmayacağız. Irak'ın istilasının Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle hiç bir ilgisi yok, bunu herkes biliyor. Tarih yeniden gözlerimizin önünde canlandı. Birinci Dünya Savaşı'nı, Süveyş'i, Kut'u, Musul'u ve İngilizleri hatırladık.

Dün Osmanlıyı yıkanlar Londra'dan geliyorlardı. Bugün İslam dünyasını ezenler Washington'dan geliyorlar. Artık her ülkenin Hamid Karzai'leri, Ahmed Çelebi'leri var. 21. yüzyıl, kişisel hırsları için ülkelerini, kaynaklarını, değerlerini satan "mandacılar"ın ihanetleriyle başladı. Yarın Türkiye'nin de Karzai'lerinin Washington'dan gelmeyeceğini kim söyleyebilir? İslam coğrafyası adım adım işgal ediliyor, yeniden sömürgeleştiriliyor, köleleştiriliyor. Dün Bağdat'taki meydanda bir avuç insan toplanabildi, onlar da medya şovu için kiralanan figüranlar. Bağdat halkı evlerine çekildi. İşgalin utancı ile dışarı bile çıkmadı. Televizyonlar gün boyu Amerikan tanklarının gösterisini yayınlarken Umm-ul Kasr'da, Necef'te, Nasiriye'deki kitle katliamlarından hiçbir haber vermedi. 21. yüzyıl ihanetler çağı olarak anılacak. Vatan hainleriyle onurlu ve özgür insanların çarpışmasına, özgürlük mücadelelerine sahne olacak. Gelecek nesiller, medeniyet merkezimiz Bağdat'ı, Amerikan-İngiliz sömürgecilere teslim edenleri asla unutmayacak.


10 Nisan 2003
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED