AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kendinizi bu kadar aşağılatmayın!

Amerika, "durup dururken" Türkiye'ye 1 milyar dolarlık "hibe yardımında" (!) bulunacağını açıklıyor. Karar Kongre'ye sunuluyor. Kongre'den, pürüzsüz itirazsız "evet" çıkıyor.

Durup dururken, çünkü Türkiye'nin, Kemal Derviş döneminde tediyesi sağlanmış IMF kredisinin son taksidi olan 1.6 milyar doların "artık serbest bırakılması" dışında Amerika'dan herhangi bir talebi yok.

Üstelik, 1.6 milyarlık dilimin, Mart sonu, en geç Nisan başında, "bütün" halinde Türkiye'ye ödenmesi gerekiyordu.

Bu olmadı...

IMF yetkilileri, bir süre, Türkiye'nin savaşta hangi tarafta yer alacağını, "asker konuşlandırmayı" içeren ikinci tezkerenin Meclis'ten geçip geçmeyeceğini kolladılar.

Hatta, aba altında sopa gösterme cihetine gittiler, Amerikan gazetelerine "Kredinin son taksidi tehlikede" şeklinde şantaj haberleri yaptırarak...

Sonra, taksitli krediyi kendi içinde taksitlendirmeye kalkıştılar, "Bu parayı defaten değil, dört parça halinde ödeyelim" diye...

Mesele henüz vuzuha kavuşmadı...

Bakalım, "niyet mektubu"ndan sonraki niyet ne?

Fakat, Kongre'nin 1 milyar dolarlık "hibe" kararı gerçekten sürpriz oldu. Üstelik, Ankara-Washington ilişkileri çıkmaza girmişken...

Amerikalılar, evet, parlamentonun ikinci tezkereyle ilgili kararını "demokratik bir sonuç" olarak karşılamışlardı ama, ufaktan da gönül koymuşlardı; çünkü Türkiye, "en güvendikleri" ülkeydi, hem istenileni harfiyyen yerine getiriyor, hem de fazla "masraf" çıkarmıyordu.

Ne olmuştu da birdenbire, "hayır" deme noktasına gelmişti.

Üstelik, ekonomisi batıktı ve Amerika'nın eline bakıyordu; "hayır" diyecek lükse sahip değildi.

Ne olmuştu gerçekten?

Derken, Amerikan gazetelerinde, özellikle Washington Post'ta, Bush yönetimine karşı zehir zemberek eleştiriler çıkmaya başladı; "Ne yaptınız da Türkiye'yi küstürdünüz?" diye hesap soruyordu gazeteciler.

Hem, Türkiye "yağlı müşteri"ydi.

Para satarak geçinen kuruluşlar (IMF, Dünya Bankası filan) açısından da, "kaybedilmesi sıkıntı yaratacak" en ciddi müşteri...

Sonra ne olduysa oldu, 1 milyar dolarlık hibe kararı çıktı.

Ne olmuştu gerçekten?

Durup dururken nerden icap etmişti bu para?

İki seçenek sunuyordu ABD yönetimi; istersek 1 milyar dolarlık "hibe"yi, istersek 8.5 milyar dolarlık düşük faizli krediyi alabilirdik; bizim keyfimize kalmıştı...

Bu haber üzerine dolar 70-80 bin lira kadar geriledi, borsa yükseldi, faizlerde bir-iki puanlık oynamalar oldu.

Liberallerimiz de sevindiler...

Hani, Amerika'yla ilişkilerin sarpa sarması üzerine, kanal kanal dolaşıp, büyük müttefiki refüze etmekle suçladıkları hükümete (daha çok TBMM Başkanı'na) aba altından "piyasa sopası" gösteriyorlardı ya, onlar...

Sonradan öğreniyoruz ki, Amerikan yönetimi 1 milyar dolarlık hibeyi kendi kendine şarta bağlamış; "Kuzey Irak'a girmeye kalkışırsanız, para yok..."

İyi de, senden para isteyen yoktu ki...

Kendin hazırladın, kendin pişirdin, kendin Kongre'ye sundun...

Gerçi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, hibenin şarta bağlı olmadığını, Kuzey Irak'ta "fiili bir durum" ortaya çıkarsa şarta filan bakmadan gereğini yapacaklarını açıkladı ama, Amerikan yönetimi görüşünde ısrarcı.

Bu yüzden, dün, piyasalarda "anormal" bir hareketlilik yaşandı.

Döviz gitti geldi...

Borsa panikledi...

Niye?

Amerika, zaten istemediğimiz bir parayı "piyasa sopası" gibi tepemizde sallandırdığı için.

Aşağıdaki sözler hükümete:

"Hibe" ve "yardım" tekliflerinden, özellikle ve hiç değilse şu dönemde, uzak durun... Tehdit ve şantaj politikalarına pabuç bırakmayın. Hele, akçalı ilişkilere girip kendinizi bu kadar aşağılatmayın.

Alsınlar "hibe"lerini, Üstad Necip Fazıl'ın söylediği gibi, sokacak uygun bir "menfez" bulsunlar...


10 Nisan 2003
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED