AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Soylu ve yoksul Ebû Zerr'den derviş devrimci Ebuzer'e

Hakan Albayrak'ın "çabuk roman"ı Ebuzer'den bahsetmiştim ilk çıktığında. Üstünden üç sene geçmiş. Arada bir alınıp çabucak okunması gereken bir kitap bu. Yarım saatte okunabilen ama yarım asır unutulmayan, unutulmaması gereken bir eser. Bu yüzden olmalı, beşinci baskı da tükenmek üzere. Birkaç satırına bakalım şimdi...

"Rüyasında Ebû Zerr'i görmüş her zaman olduğu gibi. Ebû Zerr çölde can çekişiyormuş. O esnada oradan bir kervan geçiyormuş. Karısı kervanın önüne atılıp 'Ey Allah'ın kulları! Şurata yatan adam Ebû Zerr'dir; ölmek üzeredir. O soylu, o yoksul adama bir kefen sunacak kimse yok mu içinizde?' diye haykırmış. Kervandakiler ürpermişler: 'Ne? Ebû Zerr mi? Yitik vicdanımız!' demişler. Hemen koşup Ebû Zerr'e bir kefen sunmuşlar. Ebû Zerr son bir gayretle doğrulup kefenin kamu malı olup olmadığını sormuş. 'Değildir' demişler. 'O halde kabulümdür' demiş Ebû Zerr. Kelime-i şahadet getirip ruhunu teslim etmiş. Son nefesi yüzyılları aşıp dostum Ebuzer'i bulmuş. Ebuzer titreyerek uyanmış. Kalkmış, giyinmiş, kuşanmış ve yola koyulmuş. Yolda beni görünce durmuş.

'Üstad' dedim, 'ne var ne yok sorusuna bundan daha muhtevalı bir cevap almamıştım hiç... Bu aralar işsizim. Sana birkaç gün takılabilir miyim?'

Bavyera yapımı antik motosikletinin sepet kısmını işaret edip atlamamı söyledi. Vira Bismillah! Eski Türk denizcileri gibi 'Ey rüzgâr, ne yandan esersen es; her yer bizimdir' diye gürleyerek yola koyulduk.

İlk durağımız Anadolu'da fiyakalı bir şirket binasıydı. Kapıdaki görevliler randevumuz olup olmadığını sordular. 'İstemez' dedi Ebuzer; 'Yoksullar adına buradayız. Bir lanet okursak bina başınıza yıkılır. Gücümüzü sınamayın, çekilin yolumuzdan.'

Çekildiler. Ebuzer önde ben arkada, patronun odasına daldık. Patron neye uğradığını şaşırdı, ama bozuntuya vermedi:

'Ebuzer... Kadîm dostum... Hayırdır?'

'İnşaallah hayır olur' dedi Ebuzer. 'Adil bir düzen için yanıp tutuştuğunu söylüyormuşsun her yerde; fakat işçilerin yoksulluk sınırının altında can çekişiyorlar. Onlara daha çok para ver!'

Patron sırıttı. 'İş dünyasında bir kural var'mış. 'On liraya çalışacak adama onbir lira verilmez'miş..."

ABD'NİN İSTEDİĞİ OLDU

El Cezire televizyonu Irak'ta görev yapan bütün muhabirlerini çekme kararı aldı.

ABD'nin istediği de buydu zaten.

Demek ki bundan sonra, katliam görüntüleri yerine, kendi kanalları vasıtasıyla çocuklara çikolata dağıtan, onlarla resim çektiren Amerikan ve İngiliz askerlerinin görüntülerini seyredeceğiz.

NASIL UNUTURUZ?

Şimdilerde ortada gözükmeyen bir şarkıcı vardı: Ciguli. Her köşeden yükselen şarkısını hatırlar mısınız?

"Esnaf karısı Binnaz
Çalgıcı karısı Binnaz..."

Ciguli, bugünlerde yeni bir şarkıyla tekrar piyasaya çıkmaya hazırlanıyormuş, haberiniz olsun: "Çocuk katili Buş...

Gazeteci katili Buş..."

SÖZCÜYE BAKIN

Pentagon sözcüsü açıklama yaptı. Gazetecilerin kaldığı Filistin oteline atılan bombalarla muhabir ve kameramanların ölmesine üzüldüklerini bildirdi.

Ve önemli bir noktaya işaret etti:
"Gazetecilere savaşın tehlikeli olduğunu söyledim."
Vay canına! Demek savaş tehlikeliymiş.
Söylemese bilemeyecektik.

GELEN GEMİLER

Mersin limanına gelen elli gemiden birinin "insanî amaçlı malzeme" tadışığı açıklanmıştı ya... Erzurum'dan Dr. Vecdi Yazgan soruyor: "Peki ya öteki kırk dokuz gemi? Onlar da herhalde hayvanî amaçlı malzeme taşıyor olmalı!"

GÜNÜN SÖZÜ

Muhtaç kördür, ancak ihtiyacı karşılandığında doğruyu görür.
Hz. Ömer


10 Nisan 2003
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED