AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
İnsanlık, geri marş!

Televizyonlar habire konuşuyor, kendi diliyle, kendi meşrebince. Camın ardında ağır bir karabasan gibi hastanelerde bombalardan nasibini almış çocukların görüntüleri dönüyor.

Bir anne siperin içinde kendini çocuklarının üstüne örterken, dünyayı ilk kez görüyormuş gibi, nereden geldiğini bilmediği bir tokat yemiş gibi hiçbir şey anlamayarak bakıyor. Kadın belli ki, savaşın en büyük kaybedeninin kadın olduğunu bilmiyor.

Öte taraftan birbirinin sırtını sıvazlayarak ahbap-çavuş ilişkisini gerine gerine gösterme vaziyetlerinde Bush-Blair ikilisinin sevimli, sütten çıkmış ak kaşık açıklamaları bastırılıyor az önceki görüntülerin üstüne.

Blair 'istediğimiz sadece Irak'a özgürlük götürmek' diyor gülümseyerek. "Ne kadar da çok gülümsüyor değil mi?" şeklindeki durumun hassasiyetine binaen suya sabuna dokunmayan, gayet misafirperverane sorumuzu, yüzünü buruşturarak "horror smiling" şeklinde cevaplıyor Türkiye'de yaşayan Britanya vatandaşı. Yani 'korkunç gülümseme', kendi vatandaşı söylüyor.

Az önce bomba yemiş bir çocuğu, sağlık helikopterine yetiştiren Amerikalı askerin çocuk gittikten sonra düşünceli bir şekilde yere çöküşünü, 'Şu Amerikalılar ne kadar iyi insanlar şekerim! Bak adama, savaşta çocuklar yaralandı diye nasıl da üzülüyor' fotoğrafaltlarıyla veriyor gazeteler...

Bu nedir, neden böyledir?

Savaştan önce Bush'a destek verenlerin sayısı toplam oy oranının yarısı bile değilken şimdi bu rakam, yüzde 75'leri bulmuş. İstatistikler söylüyor.

Nedendir bu: Amerikan ve Araplar dışında neredeyse bütün dünya medyasının 'Rica ederiz biraz makul olun, bu sadece bir özgürlük operasyonu' diyen hali sayesindedir.

Şöyle bir şey; Vietnam Savaşı'nı bizzat Pentagon sözcüsü Barry Zorthian'ın dilinden, basın yüzünden kaybettiklerini söyleyen ABD, Körfez Savaşı sırasında medyanın dilini kesme ve sansür uygulama metoduyla taktik değiştirmiş ve bu yolla 1991'deki Körfez Savaşı'nın akıllarda devasa bir havai fişek gösterisi olarak kalmasını sağlamıştı. Bir nevi medyadan öç alma durumu yani.

Nitekim Dr. Mustafa Mutlu'nun Okumuş Adam'dan yeni çıkan kitabı Savaşlarda Kamuoyu Oluşumu'nda dediği gibi, ABD'de Körfez Savaşı ile ilgili yayınlarda TV'lerdeki toplam yayınların sadece yüzde 1'i savaş karşıtlarının fikirlerine ayrılmıştı. ABD'nin şimdiki taktiği, 'askerlerle birlikte, cephelerde elele' türü haberci ve haberlere bakılırsa önceki savaşın yüzde 1'i, şimdiye göre gayet iyi bir rakam.

Efendilerin zamanı

Şimdilerde kimse, ABD yönetimini "haberciliği engelllediniz?" diye suçlamıyor. Ama işte, son manevranın başarısı da ayan beyan ortada duruyor. Televizyon haberleri sunuyor, cepheden onlarca görüntü geçiyor, ama kimse haber almıyor. Vietnam Savaşı'nda olduğu kadar bile olmuyor. Türkiye'de kanallar objektivite konusunda tek kanallı yılları aratır hale geliyor.

İnsanlık yüzlerce yılda öğrendiği şeyleri unutuyor. Giderek geriye gidiyor. Tarih yeniden efendilerin zamanına dönüyor. İnsan denen karmaşık varlık, girintisinden çıkıntısından ayıklanıyor.

Olan doğrulara oluyor.


10 Nisan 2003
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED