AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
TCK Tasarısı ve gelenek...

İnsan Haklarında Yeni Taktik ve Stratejiler bu köşede sıkça değindiğim uluslararası bir proje. Devlet kadar iş dünyası, basın, kültürden kaynaklanan insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmak için, protesto, bildiri dağıtma, ifşa etme gibi bildik yöntemlerin dışında yeni araçlar kullanılmasını merkez alan ve teşvik eden bir girişim.

Amacı insan haklarının çıtasını yükseltmek, farklı yöntemlerin kullanıldığı mücadele tekniklerini herkesin kullanımına açmak, insan hakları mücadalesinde evrensel yeni bir dil oluşturmak.

Afrika, Amerika, Asya, Avrupa, Balkanlar gibi coğrafi bölgelerde yüzlerce yeni taktik ve strateji bu amaçla taranıyor, bölgesel toplantılarda karşı karşıya geliyor. Nihai hedef 2004 yılında Ankara'da dünyanın dört bir köşesinden gelecek sivil toplumculardan, insan haklarının simge haline gelmiş isimlerinden oluşan 700 kişinin katılacağı, 100'ün üzerinde yeni taktiğin anlatılacağı ve tartışılacağı bir sempozyum düzenlemek.

Bu işin merkezinde yer alan biri olarak aklım bu projenin aşamaları ve ayrıtılarıyla dolu.

Ele aldığım, izlediğim her siyasal ve kültürel sıkıntı da aslında bu proje fikriyle bir yerde keşişiyor.

Son zamanlarda dikkatli bir gözle incelediğim Türk Ceza Kanunu Tasarısı da bunlardan birisi…

Bakın nasıl?

Mayıs ayında projenin Güney Afrika'nın Cape Town kentinde yapılan Afrika İnsan Hakları Atölyesi'ne katılmıştım. Özellikle Gineli Joel'in anlattıklarından etkilenmiştim. Gine'nin kırsal alanda yaygın olan ilkel dinlerden birisinin ilkel bir uygulamasını dile getirmişti. Buna göre erkekler öldükleri zaman, rahipler onların hayattayken işledikleri günahları hesap ediyorlar. Bunların ödenmesi, daha doğrusu ölen kişinin ruhunun huzur içinde olması için karısı ve kız çocuklarını dini yerlerde tutup, günaha göre değişen belirli bir süre cinsel köle olarak kullanıyorlar.

Bu kullanıma kimsenin itirazı olamadığını, özellikle kadın ve çocuklar gönüllü davrandıklarını, aksi halde koca ve babalarının ızdırap çekeceklerine inandıklarını söylüyordu Joel. Bu halde yaşayan 15 bin kadının olduğunu vurguluyordu. Özellikle din adamlarına yönelik kullanılan ikna yöntemi sonucu 5.000 kadının kurtarıldığını hatırlatıyordu.

Örnek, insanlık tarihinin politik, ekonomik, kültürel açıdan lanetli bu kıtasında, insan hakları mücadelesinin sadece devletin yaptığı ihlallere, kabile savaş ve katliamlarının yol açtığı vahşetlere karşı değil, bunların arkasında yatan, meşrulaştırıcı bir unsur olan kültürel geleneklere karşı yapıldığını, yapılması gerektiğini vurguluyor.

Gelenek hassas bir mesele…

Toplumda birleştirici rol oynadığı, aidiyeti yenileme görevi yaptığı oranda zaman zaman bireyin özgürlüğünün gelişmesini engelleyen, insan bedenine, insan düşüncesine baskı uygulayan bir yönler de taşır.

Bu öz, bu mantık topluma ve kültüre göre biçim açısından değişmez…

Kabile kültüründeki kadın sünnetinden yukarıdaki örneğe, başlık parasından kadının toplumdaki statüsüne kadar uzanır. Kabile düzenlerinden bizimki gibi modern toplumsal örgütlenmelere kadar gider.

Mesele düzeyi ve şekli ne olursa olsun, Afrika'da Türkiye'de, Fransa'da, Rusya'da geleneklerin bu yönünün etkisinin azaltılmasıdır.

Yeni Ceza Kanunu Tasarısı da bu noktada devreye giriyor…

Siyasi iktidar temsili demokrasi konusunda kendisini toparlayacak, zamana uyduracak adımlar atmaya hazırlanırken, bu konuda ve insan haklarının en temel ayaklarından, çağdışılıktan kurtulmaya pek niyetli görülmüyor.

Birkaç örnek verelim…

Bu tasarı hâlâ cinsel suçları "Kişilere Karşı Suçlar" değil, "Topluma Karşı Suçlar" olarak düzenleyebiliyor. Kişinin, kadının ya da çocuğun bedenin kendilerine değil aileye ve topluma ait olduğu varsayabiliyor.

Bu tür suçları hâlâ "Cinsel Bütünlüğe ve Edep Törelerine Karşı Suçlar" bölüm başlığı altında düzenleyebiliyor. İhlal edilen hakkı kişilerin bedensel ve cinsel bütünlükleri olarak değil, neredeyse töre hakkı olarak görüyor. Neredeyse kadınların insan haklarının ihlallerine yol açan ataerkil gelenek ve görenekleri korumayı temel alıyor.

Bu düzenlemeler gerek pratik açıdan gerek referanslarının götürdüğü, toplumu kuşatacak simgeler açısından akıl alır gibi değildir…

Belki Afrika'daki örneğe doğrudan gönderme yapmıyorlar; ama o uygulamadaki mantığı akla getirmeden de geri kalmıyorlar.

Şu anda kapıda olan, baskıcı, bireysel özgürlüğü engelleyen bir geleneğin kodlaşması tehlikesidir; üstelik kanun tasarısıyla tam bir değişim fırsatı yakalanmışken…

Bu tasarının ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiği açık. Umudumuz da o yönde.

En azından bu tasarıyla ilgili bir yazımız üzerine telefon eden Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu umudu arttırdı.

Bu konuşma ile tasarıdan diğer örnekler yarına…


22 Temmuz 2003
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED