AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Biz ormanı değil, betonu seven bir milletiz

Ne yazık ki alıştık artık. Ormanların yanışına da, bu yangınların ardından yakılan ağıtlara da...

"Ormanlar alev alev. 100 hektarlık orman kül oldu. Ciğerlerimiz yanıyor."

Filmin devamı da şöyle:

"Yakanın yanına kâr kalmayacak. Yanan alanları yeniden ağaçlandıracağız. Yangına karşı her türlü tedbir alındı."

Sonuç, her yıl sil baştan.

Bu yıl az mı çok mu orman yandı, muhabbeti.

Çoğu yıllar da kibriti ilk çakan devlet oluyor.

Yok orman affı, yok imar affı.

Bu defa da olduğu gibi, orman niteliğini kaybetmiş arazilerin imara açılması...

Eğer son yangınlar, bu beklentiden çıkarılmışsa yine bir hata yapıldı demek ki.

Bir fikri, bir yasa teklifini ortaya atarken çok ince eleyip sık dokumak lazım.

Sadece bardağa dolu tarafından bakmak insanı böyle istenmeyen sonuçlara götürür.

Çevre ve Orman Genel Müdürlüğü'nün istatistiklerine bakıyorum.

Geçen yıl ülkemizde tam 1475 orman yangını çıkmış, Yanan ormanların alanı 8 bin 514 hektar.

Yanan ağaçların parasal değeri 3 katrilyon 900 trilyon lira olarak hesaplanmış.

Buraları ağaçlandırma için gerekli para ise 8 katrilyon 800 trilyon lira.

Düşünebiliyor musunuz, bu kadar para ile ne kadar fabrika, ne kadar okul, yol yapılır.

Kaldı ki, ağaçlandırma için gerekli olan 8.8 katrilyon lira hiçbir zaman bulunamayacaktır.

Yanan alanların çoğu kaderine terk edilecektir.

Aslında betonun yeşile karşı zaferidir bu.

Yıllardır ormanlar, ağaçlar yerine beton yığınlarını tercih ettik.

Önce mekan dedik. Çoğu siyasetçi ve iktidar da bunu hoşgörü ile karşıladı.

"Efendim vatandaş başını sokacak bir yer yapmasın mı?" gibi saçma-sapan mazeretlere sığındık.

Sanki vatandaşa konut yapacak başka yer bulunamazmış gibi.

Bakın büyük kentlerin kenar semtlerine. Taş yığını... Çirkinlik abidesi.

Kıyılar da öyle.

Şu işi estetik katarak halledemez miydik?

Avrupa'nın en kötü binaları en kötü yerleşim alanları bizde.

Balkonları dışa çıkmış, sıvasız, çatısız binadan geçilmiyor.

Bu devletin, bu belediyelerin hiç mi göz zevki yok!..

Diyeceksiniz ki, göz zevki insanlarda olur.

Ben de zaten, devleti ve belediyeleri yönetenleri kastediyorum.

Sanayileşiriz... Kalkınırız... Uçak yaparız. Hatta uzaya bile çıkarız.

Ancak yaktığımız, elimizle öldürdüğümüz doğayı bir daha canlandıramayız.

Bu hilkat garibesi semtleri, şehirleri yıkıp yeniden yapmak mümkün mü?

Adam, gidip İstanbul dışında içi ağaçlarla dolu yemyeşil bir yer alıyor.

Sanırsınız ki, burada doğayla baş başa yaşayacak.

Ne gezer!..

Bir bakıyorsunuz, bu arazi bir süre sonra beton duvarlarla çevrilmiş.

İçine de dört-beş katlı apartman dikilmiş.

Bahçenin içinde kalan yollar bile beton.

Çıkın İstanbul'dan Silivri'ye ya da Kilyos'a doğru gidin. Sağınıza solunuza bakarken bu manzarayı çokça göreceksiniz.

Beton aşkı Türkiye'nin geleceğini de yakıyor.

Ekonomi 8 Ağustos'ta acayip canlanacak

Kimse beni falcılık yapmak ya da desteksiz atmakla suçlamasın. İşte buradan ilan ediyorum.

Diyorum ve iddia ediyorum:

8 Ağustos'ta işler birden açılacak. Ekonomi canlanacak.

Rahat bir nefes alacağız.

Moralimiz düzelecek.

Can sıkıntımız gidecek.

Konuşacak bir şeyler bulacağız.

Özellikle hafta sonlarımız çok daha heyecanlı geçecek.

Piyasa hareketlenirken, insanlar da birbirlerini kızdıracak. Kimi sevinecek kimi üzülecek.

Bunu da bilelim yani.

Bu nasıl olacak?

Hükümet yoksa bizim bilmediğimiz sürpriz kararlar mı alacak?

Yoksa Türkiye'nin üzerine sihirli bir el mi deyecek?

Bu soruları sormakta elbette haklısınız.

Ben de cevap olarak size HAYIR diyorum.

Bir çoğunuzun tahmin ettiği gibi işin sırrını açıklıyorum.

-Çünkü sayın okurlarım, 8 Ağustos tarihinde futbol maçları başlıyor.

Ve... emin olun ki, milyonlarca taraftar gibi onbinlerce esnaf, tüccar ve sanayici de bu günü bekliyor.

Bayraklık kumaş satışlarıydı, formasıydı, boyasıydı, ulaşımıydı, maçlara gidenlerin yedikleri-içtikleriydi derken ekonomi hiç de küçümsenmeyecek bir dopingle karşı karşıya.

Futbola ilgisiz hatta karşı olanlar olaya bir de bu pencereden baksınlar.

Haydi maça.

BİLGİ DAMLACIĞI

  • Ülkemizde her yıl ortalama 1000 dolayında orman yangını oluyor.

  • Yanan alanların yüzde 45'i Muğla, İzmir ve Antalya bölgesinde.

  • Yangınların yüzde 87'i Haziran-Ekim döneminde çıkıyor.

  • En büyük neden yüzde 55 ile ihmal ve dikkatsizlik. Yüzde 15 oranında da kasıt var.


  • 22 Temmuz 2003
    Salı
     
    ŞEMSİ YÜCEL


    Künye
    Temsilcilikler
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED