AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Önemli, önemsiz, önemli...

İngiliz gazetelerin dili 24 saat içinde değişiverdi. Dr. David Kelly'nin başına gelenleri, ilk gün, ciddiyetine uygun biçimde yansıttı gazeteler; ikinci günden başlayarak haberlerin akışı başka yöne çevriliverdi. Çıkardığım sonuç şu: Tony Blair'in başbakanlıktan, İşçi Partisi'nin iktidardan gitmesi henüz istenmiyor... Olayı doğru boyutu olan 'siyaset' yönünden değerlendirseler, Blair'in gücü ayakta kalmaya yetmez çünkü...

Sıcağı sıcağı yapılan bir kamuoyu yoklamasında, İngilizlerin yüzde 59'unun, "Kelly olayını duyduğumdan beri Blair ile ilgili görüşlerim olumsuz biçimde değişti" dediği ortaya çıktı. Seçmenler Blair'in ne yapması gerektiği konusunda biraz tereddütlü; "Kalsın" diyenler (yüzde 41) ile "İstifa etsin" diyenler (yüzde 39) neredeyse eşit... Siyasi açıdan daha sevimsiz olansa şu: İngiliz halkı hükümetinden çok BBC'ye güveniyor... Bu verilere bakınca, medyanın dilinin değişmesi ve Dr. David Kelly'nin 'önemsiz biri' olduğunu vurgulaması garip kaçmıyor...

David Kelly, alanında öne çıkmış, uluslararası câmiada tanınan, önemli uluslararası görevler üstlenmiş, ülkesi hesabına operasyonlara katılmış biriydi. Ölümü, göreceğiz, Bush-Blair ikilisi için bir dönüm noktası olacak...

Irak'ta görev yapmış silâh denetçileri ekibinin başı Richard Butler, başkalarının önemini azaltmaya çalışmasına karşılık, 'çok iyi tanıdığını' özellikle belirttiği Kelly için, "Ekibimdeki en öndegelen uzmanlardan biriydi" dedikten sonra ekliyor: "Onu bir insan olarak severdim. Samimiyeti ve meslek ahlâkına güvenirdim. Üzerimizde ne kadar politik baskı olursa olsun, gerçeği, yalnızca gerçeği söylememiz konusundaki sürekli ısrarlarını unutamam. Ölümü büyük bir kayıp."

Savunma bakanlığı danışmanı Kelly'nin özelliği 'ısrarlı' tavrı... Israrla, "Baskılara aldırmayalım, bildiğimiz gerçekleri söyleyelim" dermiş... Denetçi olarak görev yaparken, 'inandığı gerçek' Saddam Hüseyin'in biyolojik silâhlar imal ettiği kanaatiymiş; tanıyanlar bunu belirtiyorlar... Ancak, savaş sonrası bu kanaatinin değiştiği, belge ve bulgularla oynandığını anladığı da gazetecilere kendisinin aktardığı bilgilerden anlaşılıyor... "Hükümet rapora salçalı ayrıntılar kattı" bilgisini birden fazla gazeteciye o vermiş...

Herkes, Kelly'nin hayal kırıklığını, BBC'de çıkan haber üzerine savunma bakanlığının kendisini deşifre etmesine bağlıyor. Oysa, olayın en karanlık noktası burası. Bakanlık, hayatının son birkaç günü tek başına kalacağı bir evde misafir etmiş Kelly'yi; dışarı çıktığında yanına koruma vermiş... Parlamento Komisyonu önüne çıkmadan önce, bakanlık yetkilileri, milletvekilleri önünde nasıl konuşması gerektiği konusunda taktik öğretmişler...

Sadece TIME dergisinde rastladığım önemli bir ayrıntı da, Kelly'nin son bir ay içerisinde Irak'a gidip durumu kendi gözleriyle görmesi... Olay sonrası basına fazla yansıtılmayan bir ayrıntı bu. Oysa, daha önce kendisine bir İsrailli istihbaratçının verdiği belgelerden yola çıkarak yaptığı araştırmaların test edildiği bir iş gezisiydi Kelly'nin son çıktığı...

'İsrailli istihbaratçı' sıfatı sizin de dikkatinizi çekmiştir. David Kelly, BM adına Irak'ta denetçilik görevi yaptığı 1995 yılında, New York'ta, İsrail istihbaratına ait bir apartmanda, bir ajanla buluşuyor... Ajan, Kelly'e, Irak'ın elinde biyolojik silâh yapımında kullanılan malzeme bulunduğunu 'ispatlayacak' bir dizi belge sunuyor. Belgelere göre, İngiliz ve Alman firmaları, bakteri üretmeye yarayan bir maddeden 32 ton Irak'a satmışlar... Madde iyi amaçlarla da kullanılabilirmiş, ama fazla oluşu dikkat çekiciymiş... Israrlı arayışlarına rağmen o maddeyi Irak'ta bulamamış denetçiler; görüştükleri Iraklı yetkililer, dediklerine göre, sürekli yalan söylemişler... Kelly ve arkadaşları, Iraklıların şarbon imal ettiğine böyle kanaat getirmişler...

Kelly'nin son Irak ziyareti, 1995'te kendisine teslim edilen belgelere yeni bir gözle bakmasına sebep olmuş mudur acaba?

11 Eylül uğursuz eylemleri sonrasında 'terör' konusunda daha hassaslaşan Amerikan kamuoyu, tanınmış isimlere gönderilen öldürücü bir madde içeren mektuplarla sarsılmıştı, herhalde hatırlıyorsunuz... Peki o maddenin 'şarbon' olduğunu ve ilk 'şarbonlu mektup' ile birlikte, Amerikalıların "Bu Irak'ın işi" diye ayağa kaldırıldıklarını da hatırlıyor musunuz? O yaygaralar sırasında ismi en çok duyulan uzmanlardan biri Dr. Kelly idi işte. "Irak'ın 1990'dan beri şarbona ilgi duyduğunu biliyorduk da, sebebini anlamakta zorlanıyorduk" dediğinde onun bu sözleri çok önemsenmişti... Kelly daha sonra, Irak'ın şarbonla ilgilenme tarihini 1985 yılına çekmiş ve hammadde temininde yardımcı olan bir de Amerikan firması adı vermişti: Virginia eyaletindeki American Type Culture Collection...

İstihbarat örgütleriyle yolu kesişmiş, dünyayı ayağa kaldıran 'şarbon' olayında kamuoyunu yönlendirmiş Dr. Kelly, hem de geçmişinde sekiz yıl Porton Down'daki savunmaya dönük bir mikrobiyoloji laboratuvarında çalışmak da bulunduğu halde, şimdi, "Önemsizdi, ihanete uğradı, yüreği kaldırmadı" denilerek sıradanlaştırılmak isteniyor...

Mikrobiyolog olmasaydı da ilgimi esirgemezdim, ama o yönü başlı başına ilgimi kabartıyor. Yarına...


22 Temmuz 2003
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED