T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Onlar dışardan biz içerden

Türkiye'yi batırmaya çalışıyoruz. Ekonomi kaç zamandır "emir- komuta" dinlemiyor. Zaten Merkez Bankası da tam bir "seyirci" konumunda. Önceki günkü yazımda, doların "psikolojik sınır" denilen 1 milyon 400 bin lira sınırını aştığını, bu "psikolojik sınırın" önümüzdeki günlerde 1 milyon 500 bine, daha sonra 1 milyon 600 bine çıkacağını yazmıştım. Yanılmamışım.

Doların akıl almaz yükselişi için Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, yabancı bankalar hakkında inceleme yaptırıp bir büyük yabancı bankanın "spekülatif alım" yaptığını tespit ettirmiş.

Kaç zamandır kendime "Kemal Derviş'i ağır bir dille eleştirme" diyorum ama yapılan yanlışlıkları görünce de kendimi tutamıyorum.

Sen ta Amerika'dan "kurtarıcı" olarak gel. Ekonominin en tepesine otur. Hükümette 4. koalisyon ortağı gibi bir konumda ol. Arkanda başta Amerika ve IMF olmak üzere bütün uluslararası finans kuruluşları olsun ve seni desteklesin. Sen "tamam" demeden hükümette hiçbir ödenek lafı edilmesin. Sen "Dolar 1 milyon 100 bin lira olmalı" şeklinde demeç verdikten bir süre sonra dolar 1 milyon 500 bin liranın üzerine çıksın.

Sen hâlâ görevinde kalmayı sürdür. Olur mu öyle şey?

Eğer bir ülkede "Anayasaların bana verdiği yetki ile ben Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kollama yetkisine sahibim" diyen bir kuruluş, koalisyon ortağı bir partinin liderini "azarlarken", "Ekonomi iflas noktasına gelmişse, ekonomiyi bu hale getirenler hakkında en ufak bir işlem yapılmıyorsa, milli ve ahlaki değerler aşındırılmışsa, soygun düzeni adeta normal bir davranış haline gelmişse, ülke içinde siyasi istikrar, kişisel ihtiraslar nedeniyle bir türlü sağlanamıyorsa" diyorsa, o ülkede "korku ve panik" elbette yer alacak ve yerli ve yabancı yatırımcılar "ne olur ne olmaz" diyerek, paralarını dövize çevirip yurtdışına göndereceklerdir.

Kemal Derviş'in bu "normal seyri" bilmemesi için bir neden var mı? Eğer bir büyük yabancı banka "müşterileri için piyasadan döviz toplayıp fiyatların yükselmesine neden oluyorsa" bu gayet normal bir "bankacılık işlemi" olur.

Bunun neresini suçlayacaksınız?

Önemli olan yerli ve yabancı yatırımcılara "güven verecek" bir hükümetin ortalarda olması gerekir. Siz şu aralar hükümetin bir iş yaptığını gördünüz mü? Dolar almış başını gidiyor, Merkez Bankası seyrediyor. Başta Alman Deutsche Bank olmak üzere yabancı kuruluşlar Türkiye ekonomisi hakkında "olumsuz" raporlar veriyor. "Haksızlık yapıyorsunuz" diyecek bir hükümet görevlisi yok

Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch, kredi notumuzu düşürürken, "IMF ve Dünya Bankası'ndan mali desteğin artmasına rağmen, yatırımcılar ve kamuoyunun, kamu maliyesi ve Türk Lirası'nın sürdürülebilirliğine güveni henüz sağlanmadı" diyor. Yine ses seda yok. Adamlar düpedüz "Ankara'da ekonomiyi rayına oturtacak hükümet yok" diyor, hükümetten bir itiraz yok.

Faizler yüzde 82 iken IMF "Bu yüksek faizlerle iç borç çevrilemez" açıklamasını yaptı. Faizler yüzde 93'e tırmandı, herkes "iç borçlar çevrilemeyecek" beklentisine girip, dövize kaçışı başlattılar. Bütün "sivil toplum kuruluşları" paralarını "dolara çevirip" geleceğe "daha rahat" bakma peşine düşerek piyasayı etkilediler.

Yine yazıyorum. "Türkiye'de döviz sıkıntısı yok. Hatta döviz fazlası var." Türk halkının en fakirinin bile "yastık altında" dövizi bulunuyor. Türkiye'de döviz var ama hükümet yok. Krizi "hükümetsizlik" tırmandırıyor.

Onlar dışarıdan bizimkiler içeriden bu ekonomiyi tamamen yıkıp yere vuracaklar, Bilgisizlikleri yüzünden Türkiye'yi üçüncü değil, dördüncü dünya ülkesi yapıp bırakacaklar. Gidişat o gidişat.


16 Ağustos 2001
Perşembe
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED