T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ekonomi enkaza döndü

Türkiye'de ekonomi dibe vurmuş durumda. Bütün pompalanan umutlara rağmen, ülkenin iktisadi hayatına bir türlü istikrar gelmiyor. Çünkü güven yok.

Kime güvensin?

Vatandaş kime, niçin güvensin? Ecevit, yaşının verdiği yorgunluk ve ses titremeleriyle, meselelere hiç hâkim olmadığı intibaını yaratıyor.

Mesut Yılmaz'ın partisi, maalesef yolsuzlukların odağı gibi görünüyor.

Devlet Bahçeli kapalı bir kutu. Bugüne kadar hiçbir siyasi irade sergileyemedi. Ecevit ile Yılmaz'ın kolunda, sanki meçhule doğru sürükleniyor. "Ürkek değil, erkek" imajının yerinde yeller esiyor.

Ekonomiyi, Kemal Derviş yönetiyor. Ama onu suçlayacak durumda değiliz. Bu gidişattan kolay kolay sorumlu da tutamayız. Çünkü, kendisi "Basra harap olduktan sonra", özel ve ısrarlı talep üzerine Türkiye'ye geldi. Her an gidebilir havasında. O giderse, ekonomi daha da perişan bir yola girer. Çünkü mevcut iktidar içinde, sadece Kemal Derviş'e güven duyuluyor. Derviş, hükûmetin ömrünü uzatan bir payanda. Ama, tek başına yapabilecekleri sınırlı. Kaldı ki, koalisyona güven duyulmadığı için, psikolojik faktörler ön plana çıkıyor; felâket senaryoları bir türlü bitmiyor.

Sonbahar

Herkes sonbaharı bekliyor. Sonbahar için hiperenflasyondan tutun, moratoryuma (borç ertelemesi), 2-3 milyon liraya tırmanacak döviz kuruna kadar farklı söylentiler var.

Şöyle bir dönüp geriye bakalım. Şubat ayında bir dolar 680 bin liradan satılıyordu. 26 milyar dolar döviz rezervinden söz ediliyordu.

Dolar, 5-6 ayda 1.5 milyon liraya tırmandı.

Oysa, bugün, geriye dönük olarak değerlendirme yapanlar, Şubat'ta dalgalı kura geçmenin hata olduğunu söylüyorlar. "TL'nin ölçülü ve kontrollü devalüasyonunu takiben, geniş rezervlere sahip Merkez Bankası'nın müdahalesiyle, piyasalar istikrar kazanabilirdi" diyorlar.

Ama artık iş çığrından çıktı. Binmişiz dalgalı kur denilen bir alâmete, gidiyoruz kıyamete.

Alkış

İşin tuhaf yönü şu. Medyanın büyük bir bölümü, işadamları vs, atılan her ekonomik adımı alkışlıyor. Biz de zannediyoruz ki, doğru işler yapılıyor. Kurtuluşa çeyrek kaldı! Ama sonuç koca bir hüsran.

Sözgelimi, Hazine, Haziran ayında 9.3 katrilyon liralık takas gerçekleştirdi. Takas ile 23 tahvil ve bonodan doğan borçlar, hem dolara çevrildi, hem de 2001 yılı sonuna ve 2002 yılına ertelendi.

9.3 katrilyon liralık takas gerçekleşince, basında büyük bir alkış kopmuştu. Biz de, tünelin ucundaki ışık gözüktü diye sevinmiştik.

Fakat, birkaç ciddi yorumcu, Hazine bono ve tahvillerden doğan alacaklarını dövize çeviren bankaların, bundan böyle doların fiyatını yükselteceğini yazmıştı.

Takasın sonucu mu?

Doların böyle yukarıya doğru gitmesinde, acaba, takasın da rolü yok mu? Öyle ya, Hazine'den dolar alacağı olan bankaların kârı, dövizin fiyatı tırmandıkça artıyor. Dolar 1 milyon 200 bin lira yerine 1 milyon 500 bin liradan işlem görünce, bankalara en az 2.3 katrilyon lira para pompalanmış oluyor.

Bir yandan güvensizlik, öte yandan TL'nin değerinin düşmesinden maddi çıkar uman bankalar, hepsi birarada ve biri diğerini etkileyerek bugünlere geldik. Dövizin tırmanmasından Hazine'ye TL ile borç veren rantiyeci de yararlanıyor. Çünkü TL faizleri de yükseliyor.

Çözüm, bu hükûmetin gitmesi. İnanınız bitkisel hayattaki bir hastanın ölümü gibi olacak koalisyonun çözülmesi.

Bu bohça artık yama tutmuyor. Hırsızlık, soygun, siyasi himaye, basiretsizlik ve ekonomik çöküntü. Genel seçimlere gidilip, yepyeni bir tablo ortaya çıkmadan, çözüm yok.

Enkaz kalkacak

Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının şansı, böyle bir umutsuzluk atmosferinde partilerini kurmuş olmalarından kaynaklanıyor. Yolsuzluktan bezen, sosyal adaleti özleyen, kemiğine bıçak dayanan halk ampule koşacak.

O noktaya kadar, muhtemel gelişmeleri görebiliyoruz. AK Parti mutlaka, diğer partilerden çok daha yüksek bir oy oranına sahip olacak.

Ya sonra? Acaba bu enkaz nasıl kaldırılacak?

İnşa edilecek güven ortamı, doğru ekonomik kararlar da alındığı takdirde, Türkiye'yi süratle düzlüğe çıkarabilir.

Madem bugün, hangi ekonomik adımı atarsanız atın, ne ölçüde dış yardım alırsanız alın, güven bunalımı yüzünden bir türlü ekonomi düzelmiyor; öyleyse, yöneticilere itimat duyulan bir ortamda, millet fedakârlık yaparak bu çukurdan çıkmayı başaracaktır.


16 Ağustos 2001
Perşembe
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED