T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ahlak meselesi

Ahlâkın nisbî ve izafî bir olgu olduğu, bir ölçüde doğrudur. Fakat acaba toplumdan topluma ve zamandan zamana değişebilir nitelik gösteren ahlâk kurallarının temelinde değişmeden kalan bir ilke yok mudur?

Mafya örgütlerinin, hırsızlık ve cinayet çetelerinin hem kendi içlerinde, hem kendi aralarında uyguladıkları ahlâkî kurallar var bulunmalıdır. Farklı alanlarda çalışan iki mafya örgütünün birbirinin iş alanına tecavüz etmeden faaliyet gösterebilmesi böyle bir ahlâka riayetle mümkün olabilir. Burada sorgulamak istediğimiz husus, mafya örgütünün iştigal alanına giren konunun (beyaz kadın veya uyuşturucu ticareti gibi) ahlâkîliği meselesi değil, fakat bu konu ile ilgili işler yapılırken kendine mahsus ahlâkî kuralların var bulunup bulunmadığı ve o kurallara uyulup uyulmadığı hususudur. Bu işler yürütülürken tarafların birbirine ve üçüncü kişilere karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunup bulunmadığını, karşılıklı olarak vaatlerine sadık kalma vecibesi hissedip etmediğini merak ediyoruz. Söz konusu vecibe yerine getirilmediği takdirde, taraflar belki kanun önünde birbirlerine karşı bir hak iddiasında bulunamayabilirler, fakat birbirlerini ahlâken muaheze edebiliyorlarsa, orada ahlâkî bir ilkenin geçerli olduğunu söylemek imkân dahiline girer.

Aynı davranışın farklı mekânlarda icrası farklı anlamlara gelebilir. Bir streap-teascinin, işini sahnede icra etmesiyle sokak ortasında icra etmesi arasında ahlâkî bağlam farklılığı vardır. Streap-teascinin mesleğini sahnede icra ederken soyunmayı reddetmesi onun meslek ahlâkına aykırı düşerken, soyunmayı sokak ortasında yapmaya kalkışması toplum ahlâkına aykırı düşer. Burada, insanların beklentileri kadar onların savunma melekelerinin boşa çıkartılıp çıkartılmadığı önem kazanıyor. İnsanların savunma melekelerinin boşa düşürülmemesi onların doğal beklentileri arasında yer alıyor. "Gizli kamera"nın bir toplumsal yarayı meydana çıkartmak için kullanılmasıyla insanlara komplo kurmanın aracı olarak kullanılması arasında fark vardır.

Ahlâken sorgulamaya açık tutulan husus kullanılan aracın gizli kamera olup olmaması veya insanların soyunup soyunmaması, kumar veya suç örgütlerinin faaliyet konuları değildir. Bunlar, farklı düzlemlerde, farklı ölçütlere göre ayrıca sorgulamaya tâbi tutulabilir. Burada öne çıkan husus, söz konusu faaliyetler yürütülürken onların kendi iç ahlâkî zorunluluklarına riayetin mevcudiyeti meselesidir. İnsanlar, belli işlemleri yaparken yasalara uygun hareket ettiklerini söylemek suretiyle de vicdanlarını yatıştırmaya çalışabilirler. Fakat o yasalar, hakkında işlem yapılan kişilerin savunma haklarını boşa çıkartıyorsa, bizzat o yasaların ahlâka uygun olup olmadığı meselesi ön alır.

Ahlâkın nisbî veya izafî bir ırasının olduğuna itiraz etmiyoruz, ama her türlü ahlâkî uygulamanın aynı zamanda temelinde yatan esaslı bir ilkenin var olduğunu ileri sürüyoruz; bazan görünmeyecek derinliklerde gizlenmiş olsa bile, mutlaka var olduğunu...


16 Ağustos 2001
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED