T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Global dergah

Anadolu, Kafkaslar ve Balkanlar'a Müslümanlar'ın ilk gelişinde olduğu gibi, Yirmibirinci Yüzyıl'da da Müslümanlar'a yeni fetih kapıları açılıyor. Özellikle "11 Eylül 2001"den sonra açıkça ortaya çıktı ki, yeni fetih kapılarını artık ordular değil, toplumları tüketim ve gösteriş yarışından, üretim ve kalite yarışına yöneltecek büyük gönül ustaları açacak.

Yeni kapılar açan her eylem, bir yönüyle iç, bir yönüyle de dış dünyanın zenginliklerine dönük olur. Çünkü tarihin hiçbir döneminde, dış dünyanın güzelleşmesi, iç dünyanın güzelleşmesinden ayrı ve bağımsız olmamıştır. Çünkü iç dünyasını aydınlatamayanlar, dış dünyalarını da aydınlatamazlar. İç dünyalarında kusursuz bir uyum ve düzen kuranlar, aynı uyum ve düzeni dış dünyalarına da yansıtırlar.

Her alanda sonu gelmez çatışmaların yaşandığı bir dünyada, hem bireysel, hem de toplumsal düzeyde uyum ve düzen sağlama büyük gönül mimarlarının işidir. Günümüzde İslam'ın aydınlık yüzünü temsil eden yol göstericilerden biri de Kıbrıslı Şeyh Nazım Efendi'dir. Kıbrıs'a giden herkes onun Lefke'deki "Global Dergah"ına uğramadan edemez.

Geçen hafta sonu Kıbrıs'ta bir günümü Lefkoşe, Güzelyurt ve Lefke'ye ayırdım. Seksenli yılların başında Cidde Melik Abdülaziz Üniversitesi'ndeki Kıbrıslı dostlarım Prof. Dr. Mustafa Halilsoy ve Dr. Mimar Hüseyin Ateşin'le birlikte Akdeniz'in narenciye deposu Lefke'ye gittik. Londra odak olmak üzere, New York'tan Kuala Lumpur'a kadar bütün dünyayı bir mescit olarak gören Nazım Efendi'nin camii Birleşmiş Milletler gibi, her ülkeden gelmiş aydınlarla doluydu.

On yılı aşkın bir süre Harvard Fen ve Edebiyat Fakültesi'nin Dekanlığı'nı yapan Henry Rosovsky, "Üniversite, Bir Dekan Anlatıyor" isimli kitabında, "Harvard'da öğrencilerin birbirinden, hocalarından öğrendiklerinden daha fazla öğrendiklerini" vurgular. Global Dergah'ta da, değişik ülkelerden gelenler Hoca'larından olduğu kadar birbirlerinden de çok şey öğreniyor.

Portakal ağaçlarının arasındaki evde çay içerken Kahire Amerikan Üniversitesi'nde Felsefe ve İngiliz Dili hocası, biri Alman, biri de Hollandalı iki akademisyenle tanıştık. "Global Dergah" birden "Global Üniversite"ye dönüştü. Tam Nazım Efendi'ye uygun bir ortam. Onun Dergah'ı Mevlana'nın pergeli gibi: Sabit ayağı İslam'da, diğer ayağı da Doğu'dan Batı'ya bütün ülkeleri, bütün kültürleri dolaşıyor. O gerçekten günün "Evliya Kıbrısi"si, neredeyse, dünyada gitmediği ülke yok.

Nazım Efendi, nerede olursa olsun, Müslüman, Hıristiyan, Musevi ya da Budist, kapısı herkese açık, bugüne kadar hiç kimse kapısından geri dönmemiş. Tayfun Atay, "Batı'da Bir Nakşi Cemaati" isimli ayrıntılı araştırmasında, onu "cana yakın", "sevimli", "şakalaşmayı seven" ve "mizah duygusuna sahip" biri olarak anlatıyor.

Tüketim ekonomisinin yeryüzü ölçüsünde estirdiği, gözün gözü görmediği fırtına içinde yok olup gitmemek için, tasavvufla polatlanmış gönüllere ihtiyaç var.


27 Ocak 2002
Pazar
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED