Edirne'ye özgü tava ciğeri ile çorbanın ünü, tüm Türkiye'ye yayılırken, ziyaret veya iş amacıyla kente gelenler bu tatları denemeden kentten ayrılmıyorlar. Edirne'nin en meşhur ciğercisi olan Kazım Usta (Kazım Gilan) Alipaşa Çarşısı arkasındaki işyerinde müşterilerine hizmet verdiğini belirterek, "Ben temizliğe çok dikkat ederim. Bir de ciğeri damak tadına uygun olarak yaptığım için çok kişi beni tercih ediyor" dedi.

Ciğer tavasının başına 37 yıl önce 15 yaşında geçtiğini söyleyen Kazım Usta, şu anda Edirne'de 18 ciğercinin faaliyette olduğunu belirtti. Edirne'de yeteri kadar ciğer bulamadıklarını çevre ilçelerden ciğer aldıklarını belirten Kazım Usta, ciğerin taze olması ve çok kızgın yağda pişirilmesinin gerektiğini kaydetti. Kazım Usta, "Bunu yapmazsanız ciğerin tadı kaçar. Biz tava ciğeri yanında mutlaka biberle sunarız. Yeşil biberleri yazın güneşte kurutup, kırmızı hale getiririz. Kızgın yağda kızartarak ciğerin yanında sunarız.

Biberle bilikte ciğerin tadı daha da güzel olur" diye konuştu. Edirne'nin bir başka tadı olan "tuzlama" da iddialı olan Hakkı Bulut (49) ise çorbasının beğenilmesinin nedeninin kendisinin deneyerek bulduğu terbiyesi olduğunu belirtti. Tahtakale semtinde 1974 yılında çırak olarak başladığı mesleğini, hiç ara vermeden sürdürdüğünü beliten Hakkı Usta, şöyle dedi:

"Çorbada her şeyden önce malzemenin kalitelisini kullanırız. Her gece fırına hanza kemiklerini vererek kaynatırım. Bu kemiklerin suyu ile çorbayı yapıyorum. Çorbamda özellikle dana işkembesini tercih ediyorum. Yaptığım tuzlama etten daha kıymetlidir. Yaptığım çorbayı içenler tadını çok beğeniyorlar. Arkadaşlarına tavsiye ediyorlar. Böylece ünümüz İstanbul'a kadar yayıldı. İşyerimiz gece geç saatlere kadar açık kalıyor. Ekonomik krizden önce haftada 400-500 kilo işkembe tüketirken, şimde bu miktar 100-150 kiloya kadar geriledi."