|
|
Gerilim mi verelim, komedi mi?
Pazar günleri televoleye teslim olan prime time ekranı, hareketleniyor. TRT 1'deki Taksi komedisever izleyiciyi, CNBC-e'de yayınlanacak Dehşetin Nefesi de gerilim düşkünlerini memnun edecek türden... DEHŞETİN NEFESİ– Jacob Singer Vietnam Savaşı sonrası döndüğü New York'da postacılık yapmaktadır. Ancak bir süredir kâbuslar görmeye başlamış, gecesi gündüzü alt üst olmuştur. Buna bir de savaşa gitmeden önce kazayla ölen oğlunun hatırası eklenince Jacob, deliliğin eşiğine kadar sürüklenir. Takip edildiğine, kötü güçlerin kendisini ele geçirmek istediğine inanmaya başlamıştır. Oysa olan bitenin sebebi Vietnam'da yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Başarılı filmlere imza atan Adrian, filmde Hayalet filminin de senaryo yazarı olan Bruce Joel Rubin'le çalışmış.
Taksi deyip geçmeyin!TAKSİ– Luc Besson'dan başarılı bir komedi filmi geliyor ekranlara... Bir pizza dağıtıcısı olan Daniel yeni işi, taksi şoförlüğünü içindeki hız tutkusu yüzünden çok sevmektedir. Hele bir de kullandığı araba çok güçlü, hatta polis radarına bile yakalanmayacak kadar hızlı olunca bu tutkunun önüne geçemez. Ama her şey, polis memuru Emilien ile tanışınca farklı bir hal alır. Emilien, ehliyet sınavından sekizinci kez başarısızlıkla çıkmıştır. Daniel'den bazı suçluları yakalamak için yardım ister. Aksi takdirde taksisini elinden alacaktır. Birlikte, Alman banka hırsızlarını ele geçirmek gibi uçuk bir plan yaparlar.
Kahvaltılara eşlik edecek tartışmalar
Yine sabah ekranında yayınlanan bir başka sohbet programı olan Pazar Sohbeti'nde ise, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süheyl Batum ve gazetemiz yazarı Cengiz Çandar var. Konuklar, Hüseyin Gülerce'nin AB'ye uyum yasaları ve demokratikleşme konusundaki sorularını cevaplıyorlar. Stv / 11.30
'BACI'DAN, 312 VE 159 ÜZERİNE YORUMLAR
SEYRİ ŞAHANE Asıl satanist yoksulluk!.. Havva Setenay İlhan: "Kolejli Lara'nın intiharı medyada satanist duyarlılığını yeniden alevlendirdi. Yankılar uyandıran bu olay, semboller savaşına ne kadar yatkın olduğumuzu da bir kez daha kanıtladı. Kameralar karga-tulumba gözaltına alınan uzun saçlı, siyah giyimli, piercingli gençleri zumlarken, 'acaba bu ülkede kılık-kıyafete endeksli zanlı tespiti ne zaman sona erecek?' sorusu bir kez daha içimizi burktu. İşin bir başka boyutu da, Alman Lisesi, Robert Koleji veya Üsküdar Amerikan Koleji öğrencilerine gösterilen hassasiyetin nedenleri. İntiharlar sadece kolejliler arasında yaygınlaşınca mı gündeme gelmek zorunda? Krizden bu yana yüzlerce insan intihar etti. Ezilmişliğin intihara sürüklediği Batman'daki genç kızlar için de aynı oranda tedbirler alınsa ne olurdu? Eğer intihar olayları ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocuklarının okuduğu kolejlerde değil de, Ticaret Liseleri veya Endüstri Meslek Liseleri'ndeki öğrenciler arasında yaygınlaşsaydı belki kimsenin umrunda olmayacaktı. Asıl tehdit satanizm değil, yoksulların oturduğu semtlerde dolaşan yoksulluk hayaleti! Ve bu satanist canavar toplumun çok daha büyük kesimini ölümle tehdit ediyor!"
|
|
|