T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Gereksiz adımları kaldırın!

Dell'in hayat felsefesinde ilk ilke, gereksiz adımları ortadan kaldırmak. Dell'in tavrının, Taylor'ın ortaya koyduğu 'bilimsel yönetim' yönteminden farkı, Dell'in bu ilkeyi daha ilkokul üçüncü sınıftayken uygulamaya kalkması.

2001 yılı dünya bilgisayar pazarı için pek parlak geçmedi. Küresel ölçekte PC (kişisel bilgisayar) satışları yüzde 5 düştü. ABD'de ise düşüş yüzde 12 oldu. Bu topyekün gerileyişe rağmen, satışlarını dünya genelinde yüzde 18 arttırarak tam 17 milyon adete ulaşan bir bilgisayar imalatçısı var: DELL. Firmanın küresel pazardaki payı 2001 yılında yüzde 3'lük artışla yüzde 13'e ulaştı. Dell'in 17 milyon adetlik satışlarına nazaran, ikinci sıradaki Compaq'in 5.5 milyon, üçüncü HP'nin ise 4.4 milyon adete erişebildiklerini dikkate alırsak, "Direkt Model"in başarısını daha iyi anlamış oluruz.

Dell son derece genç bir şirket. 1990'lara 25. sırada girmiş. O zaman Commodore, Mitac, Tandon gibi birçok bilgisayar şirketi Dell'in üzerindeydi. Bunlar dahil ilk 25'e giren şirketlerden 17'sinin yerinde yeller esiyor şimdi! Dell, ABD'de birinci, dünyada ikinci. Tam 170 ülkede iş yapıyor. Türkiye partneri, hepimizin yakından tanıdığı Sentim.

Bir şey yapmanın kolay yolu

Michael Dell'in büyük marifeti, Internet'in bilgi teknolojisi üzerindeki etkisini çok erker kavramış olması. Internet, rekabetin ve sermaye oluşumunun tabiatını değiştiriyor. Fiyat ve ürün tercihinde denetimi satıcıdan alıp alıcının eline veriyor. Ve işlemlere olağanüstü hız kazandırıyor. (Eskiden her üç ayda bir yurt dışına çıkmak için bahane arardım. Maksadım, iş yapmanın yanısıra, kitap almaktı. Beş yıldır hiç yurtdışına çıkasım gelmiyor, zira dilediğim her kitabı internet vasıtasıyla bulup ısmarlayabiliyorum.)

Dell'in hayat felsefesinde ilk ilke, gereksiz adımları ortadan kaldırmak. Yüz yıl önce Frederick Taylor da kafayı gereksiz işlemleri tasfiye etmeye taktığı için işletmelerde "bilimsel yönetim" dönemini başlatabildi. Dell'in farkı, bu ilkeyi daha ilkokul üçüncü sınıftayken uygulamaya kalkması. Bir derginin arka kapağında gördüğü, "Tek bir sınavla lise diploması" ilanına hemen merak sarmış ve başvurmuş. O günleri şöyle anlatıyor: "Bir şeyi yapmanın daha çabuk ve kolay bir yolu varsa, denemek istiyordum. Tek bir basit sınav karşılığında okulun 9 yılını atlamak bana gayet iyi bir fikir gibi gelmişti. Bir akşam evimizin önünde sınavı yapan firmadan bir hanım belirdi. Kapıyı annem açtı ve hanım nazikçe Michael Dell'i sordu. Annem önce şaşırdı, fakat birkaç sorudan sonra ortalıkta neler döndüğünü anlamakta gecikmedi. 'Şu anda banyo yapıyor, ama çağırayım,' dedi. Kadıncağızın şaşkın bakışları karşısında ortaya kırmızı bornozumla sekiz yaşındaki ben çıkıverdim."

Gereksiz adımları ortadan kaldırma fikri, zamanla yerini gereksiz aracıları aradan kaldırma fikrine bıraktı. DELL, bu fikrin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. İmal ettiği bilgisayarları doğrudan müşterilere satıyor, tedarikçilerle doğrudan çalışıyor ve işgörenleriyle doğrudan iletişim kuruyor. Bütün bunlar "aracıların gereksiz ve verimsiz varlığı olmadan" gerçekleşiyor. Buna "Direct Model" diyorlar ve bu model Dell'i direkt zirveye götürüyor. (1998'de şirketin büyüme hızı sektör ortalamasının tam beş misli oldu!)

Michael Dell'e göre, başarılarının sırrı sadece olaylara daha farklı bakma becerisi değil, aynı zamanda bu yönde arzulu olmalarıydı. Fırsat kısmen içgüdüsel, kısmen de konuya tutkuyla dalmaktan oluşur. "Alışılmışın dışında düşünebilmek için dahi veya vizyoner olmaya gerek yok, üniversite mezunu olmanız bile şart değil. Tek ihtiyacınız, bir çerçeve ve bir hayal."

Dell'in çerçeve ve hayalini haftaya biraz daha irdeleyeceğiz. Bu arada hikâyenin bütününü merak edenler, Sentim'in katkılarıyla Scala Yayıncılığın yayımladığı Direkt Model ve Dell Tarzı kitaplarını edinip okuyabilirler.

PANTOLONCU KEMAL'İN HUZURSUZLUĞU

Kemal gerçek bir kalite hastasıdır. (Görüyorsunuz, dilimiz bozuldu. Kalite ustalarına, usta değil hasta diyoruz artık!) "Pantolonlarımı giyen insanlar mutlu olmalı," diyor. Bunun için de gecesini gündüzüne takıp çalışıyor. Fakat aynı zamanda, bu kadar koşuşturmanın kendini huzursuz ettiğini söylemekten de geri durmuyor. Benden derdine ilaç istedi, tam "kelin melhemi olsa başına sürer" diyecekken, Direklerarası'ndan aşağıdaki mesaj geldi. Kemal'e ve bütün kalite hastalarına sunuyorum: Günlerden bir gün, halkı tarafindan çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar. Sonunda eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece iki tanesinden hoşlanır. Resimlerden birinde sükûnetli bir göl vardır. Göl bir ayna gibi etrafinda yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resme kim baksa, onun mükemmel bir resim olduğunu söylemekten kendini alamamaktadır. Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar.Üst tarafta öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanıyor, şimşekler çakıyor. Dağın eteklerindeyse köpüklü bir şelale çağıldıyor. Kısaca, resim hiç te huzurlu gözükmüyor. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında, kayalıklardaki çatlaktan çıkan minnacık bir çalılık görüyor. Çalılığın üstünde, anne bir kuşun örttüğü küçük bir kuş yuvası gözüküyor. Kulakları sağır eden bir gürültüyle akan suyun orta yerinde anne kuş yuvasını kurmakla meşguldür. Harika bir huzur ve sükûn örneği. Ödülü ikinci resim kazanıyor. Kralın açıklaması şöyle: Huzur, hiçbir gürültü veya sıkıntının olmadığı yer demek değildir.

Huzur, bütün bunların içinde bile, kalbimizin sükûn bulmasıdır.


3 Şubat 2002
Pazar
 
MUSTAFA ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED