T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bravo Vestel'e

Geçen akşam Vestel'in "kendi mucizesini" tanıttığı toplantıya katılamadım. Çok ama çok pişmanım. Türkiye'nin "ekonomik krizlerle", "kapkara günlerle" haşır neşir olduğu bir ortamda, "bir Türk şirketinin dünya devlerini geride bırakması coşkusunu" gerçekten yaşamak isterdim.

Bizim kuşak televizyonu ilk önce siyah beyaz olarak gördü. Ben ilk renkli televizyonu, Londra'da, Inn On The Park otelinde seyrettim. O günlerin en güzel dizisi olan "Uzay Yolu"nu renkli izlemenin keyfini Türkiye'ye döndüğümde herkese anlatıp durdum.

Türkiye'de "TV tüpü fabrikası", aralarında Koç, Sabancı, Doğuş gibi büyük şirketlerin bulunduğu bir grup tarafından kurulmuştu. Dünyada renkli TV'ler yaygınlaşırken, bu fabrika siyah- beyaz tüp üretiyordu. Doğal olarak "zarar etti" ve kapandı.

Kafamda hep, "bu şirketler nasıl olur da 'modası geçen' bir fabrika kurabilirler" düşüncesi dolaşıp durdu. Sadece TV konusunda değil, otomobilde de, kamyonda da hep 10 yıllık, 15 yıllık modelleri bize her yıl "yeni model" diye kakalıyorlardı.

Tüketici, "ne yapılırsa onu almak zorunda" bırakılmış, "model değiştirip, masraf yapmaya ne gerek var" mantığıyla kazıklanıyordu. Dışarıdan getirmeye kalkanlara da ağır gümrük vergileri uygulanıyor ve "yerli sanayiyi koruyoruz" adı altında halk "kalitesiz yerli malı" kullanmaya zorunlu bırakılıyordu.

Bir de Vestel'e bakın. Hangi günlerden hangi "aşamaya" geldiğimizi görün. Üretmek, ama "en iyisini, en kalitelisini üretmek" mutlaka başarıyı da getiriyor.

Bir zamanlar "Benim televizyonum Sony" diyenler, ellerini tık tık masaya vurup "Benim televizyonum Shaup Lorenz" diye övünenler geride kaldı. Bütün dünya "Vestel'in başarısını" konuşmak zorunda. "Dünya devi Sony" ve diğerleri, Panasonic, JVC, gibi şirketler, Vestel'in başarısı karşısında "şapka çıkarıp" selam durmak zorunda.

Böyle bir mutluluğu, böyle bir başarıyı yaşamak ne güzel bir duygu. Vestel'in araştırma-geliştirme merkezi ile bir İsrail'li araştırma geliştirme şirketinin ortak çalışmasıyla geliştirilen proje sonucu, bir Türk kentinde, yani Manisa'da , bir Türk şirketi yani Vestel tarafından üretilen "dünyanın ilk dijital kayıt yapan televizyonu" ortaya çıktı.

Ne mutlu Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu'ya. Ne mutlu Vestel çalışanlarına. Ne mutlu bize.

Vestel ZX Serisi'nin en zekisi olarak adlandırılan Vestel Replay TV'nin en önemli özelliği, içine yerleştirilen PVR (dijital kayıt modülü) ile yayınları dijital kaydedebilme özelliği. Bu TV'nin içindeki PVR sayesinde, herhangi bir ek kayıt cihazı gerektirmeden inanılmaz işler başarıyor. Yayını aklına kaydedebiliyor, geriye gidebiliyor, yeniden ve yavaş çekim gösterebiliyor, görüntüyü dondurabiliyor, istendiği anda canlı yayına geçilebiliyor.

Artık, kapı ya da telefon çaldığında, fırında yemek yanmaya başladığında, misafirleri karşılamak ya da yolcu etmek gereği duyulduğunda, dizileri, haberleri, maç varsa maçın gollerini falan kaçırmak yok. Tam bizim hanıma göre bir TV. Ne bir dizi kaçırabilir, ne de yemeği geciktirebilir. İstediğin an istediğin işi yap sonra da dizilerini "gönül rahatlığıyla" izle.

Şaka bir yana, "ekonomik krizler, hükümet bunalımları, siyasi krizler, erken seçim, parti kapatmalar" gibi "iç karartıcı" günlerde "iç açıcı" bir yazı yazmak beni keyiflendirdi.

"Üretim olmadan enflasyon düşmez" iddiamı, Vestel'in başarısından sonra , "yüksek teknolojiyi yakalamadan dünya devi olamazsınız" sözüyle destekliyor ve Ahmet Nazif Zorlu'ya ve bütün Vestel camiasına teşekkür ediyorum.


30 Haziran 2001
Cumartesi
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED