T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Avrupa Birliği'ne karşı mesela Miloşeviç alternatifi!.

Avrupa Birliği de, elbet eleştirilmelidir.. Ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasına karşı çıkmak da, üyelikten yana olmak da, asla "vatan hainliği" değildir..

İşte eski İngiliz Başbakanı Bayan Thatcher de, son kitabı "Statecraft"da "AB'nin kurulması, modern çağın en büyük aptallığıdır" benzeri ifadeler kullanıyor..

Örneğin, işin başından beri, İngiltere'nin AB üyesi olmasına şüphe ile bakan çevreler (Euro-sceptics) oldukça fazla..

Bayan Thatcher'in şu anda seslendirdiği görüş sahipleri, İngiltere'nin Avrupa'dan çok Amerika'ya yakın olduğunu söylüyorlar ve Brüksel'in, Londra'nın yerine başkent olmasını asla kabullenmiyorlar..

Türkiye'de de, Avrupa Birliği'nin, "Ankara bürokrasisi" yerine, daha da katı olan "Brüksel bürokrasisi"ni getireceği, eleştirilebilir..

Avrupa ile Amerika'nın, girişim gücünün önündeki engellerin, araştırma-geliştirmeye verilen ağırlığın, her alandaki dinamizmin yansımaları açısından değerlendirilmesi, yapılabilir..

Yani çıkıp, "Türkiye'nin gelişmesi için Avrupa değil Amerika daha iyi bir modeldir" denilse, bu, çok derin tartışmalara neden olacaktır..

Ama bizdeki Avrupa Birliği karşıtları, genellikle çok farklı bir yerden bakıyor olaya..

Örneğin Doğu Perinçek'in liderliğini yaptığı gruba göre, sade Avrupa değil, Amerika da, Türkiye için bir tehdittir.. Örneğin bu grup, Miloşeviç ile Atatürk'ü aynı safa koyan ve ikisini de "Bağımsızlık Savaşcısı" olarak gören söylemlerin sahibi..

Doğu Perinçek'ten esinlenen fakat kendine özgü görüşleri de bulunan "anti-Avrupa'cılar" arasında, başka çeşitlemeler de yapılıyor..

Bir kısmı, açık açık militarizm, şovenizm ve faşizm seslendiriyorlar..

Onlar için Avrupa'nın (veya Kopenhag Kriterleri) temsil ettiği özgürlükler, insan hakları ve üstün hukuk, Türkiye için "hem fazla, hem de tehlikeli"dir..

Bunlara göre Türkiye, sivil, çoğunlukçu ve özgür demokrasiye, henüz hazır değildir..

Türkiye için Avrupa Birliği, bölünmek ve parçalanmak yolundaki bir tuzaktır..

Bir bölüm de, Kıbrıs'ı kullanarak, çözümsüzlüğün çözüm olduğunu savunuyorlar.. Nedense, Sayın Denktaş da bu görüntü içinde yer almakta..

Son olarak, Karen Fogg'a dönük "elektronik rontgencilik" eylemine, mesaj göndererek destek verdi Rauf Denktaş..

Askeri kesimden, Orgeneral Kılınç'ın seslendirdiği "Rusya ve İran alternatifi var" görüşü, galiba Genelkurmay'da da fazla ciddiye alınmadı..

Ama Org. Kılınç'ın sözleri, sade Avrupa'da değil tüm Batı'da, Türkiye'deki askeri kesimin, Avrupa Birliği'nin "sivil demokrasi" ilkesini, kendi sosyo-ekonomik güçleri için bir tehdit biçiminde gördükleri yorumuna yol açtı..

Bu arada bilelim ki, Türkiye'deki "anti-AB'ciler" sadece "görünenler" ve "gürültücü azınlık" değil..

Siyasal İslam'ın genlerinde de, "Batı Kulübü"ne karşı doğal bir direniş var..

Ayrıca Güneydoğu halkı için de, "AB'ye üye olmak", neticede "T.C'nin resmi politikası"dır ve bu, her konu gibi tartışılmalıdır..

ŞAKA

"Gizli iş" neydi?

Emin Şirin, Haberx.com'da, "Gizli Kanun"un içeriğini değilse bile başlığını buldu..

Gizli Kanun, 1930'lu yıllarda, Bütçe'nin üçte birini, "özel bir iş" için Milli Savunma Bakanlığı'na vermiş..

Bu "gizli iş" ne olabilir?

Bunu da, ben açıklayayım..

"Atom bombası" için yapılan, "nükleer fizik çalışmaları"ydı bu..

Biz bulduk ama, gizli tuttuğumuz için, Amerika patlattı!.

GEÇMİŞİYLE HESAPLAŞMAK

Yeni Bulgaristan doğru yolda!.

Her ulusun yakın ve uzak tarihinde iyi günler de, kötü günler de vardır.. Her ulusun başına, iyi yönetimler de, kötü yönetimler de gelebilir..

Güçlü toplumlar, kendi geçmişlerinden korkmaz.. Karanlık sayfalardan utanıp, onu ört-bas etmek yerine, bu sayfaları açıp, irdelerler..

Gerekirse tarih önünde özür dileyip, aynı kötülüklerin bir daha tekrarlanmayacağı konusunda, güvence verirler..

Bunu Almanlar, sürekli "Soykırım" konusunda yapıyor..

Ruslar, "Stalin Dönemi"nin, Çinliler Mao'nun "Kültür İhtilali"nin günahlarını, defalarca çıkardılar..

Ve son olarak dün, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Angel Marin, Jivkof döneminde, Komünist Parti'nin, Bulgaristanlı Türkler'e karşı uyguladığı asimilasyon politikası için, özür diledi..

Marin şöyle dedi..

- Ülkemizde böyle bir zulum işlendiği için utanç duyuyorum. Olaylara sessiz ve ilgisiz kaldığımız için, biz de suçluyuz..

Ne diyelim? Bravo "Yeni Bulgaristan"a!.


19 Mart 2002
Salı
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED