|
|
Onlar yanlış mı biliyor?
Yarın 23 Nisan. Çocukların bayramı... Çocuklar birkaç dakikalığına büyüklerin koltuğuna oturacak. Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı koltuklarına. Kameralar çalışacak, flaşlar patlayacak; akşama televizyon haberlerinde, ertesi gün de gazetelerde göreceğiz onları. Bakalım, Sezer'in koltuğuna oturacak olan çocuk, o kısa süre içinde hangi yasayı veto edecek... Şaka mı yaptığımı sanıyorsunuz? Değil. Alakası bile yok. Geçenlerde bir grup çocuk aralarında oyun oynuyordu. İkiye ayrılmışlar, sırayla birbirlerine soru soruyorlar. Kâğıda yazdıkları bir kelimeyi anlatıyor, arkadaşlarının bilmesini istiyorlar. Oyunu zorlaştırmak için konulan bir kural var. Seçilen gizli kelimeyi anlatırken, ona çok yakın olan bazı kelimeleri de yasaklıyorlar. Mesela, anlatılması gereken kelime "kuş" olsun. Kanat, gaga ve uçmak kelimeleri yasaklanıyor. Anlatıcı "Havada süzülür, kafeste beslenir" deyince, şıp diye biliyor ötekiler. Ona göre puan alıyorlar ve bilip bilmemeye göre sorma sırası değişiyor. Kâğıda yeni yazılan kelimeyi gören çocuk, hiç düşünmeden "Yasaları veto eden kişi" dedi ve arkadaşları hemen "Cumhurbaşkanı" cevabını verip puan aldılar. Açıkçası çocuklar Cumhurbaşkanı'nın tek ya da en önemli görevinin yasaları veto etmek olduğunu sanıyor.
DÜNYA MALINA MEYLİNİ VERME...
Sultan Ahmed, bir keresinde şeyhi Aziz Mahmud'a bir hediye sunmak istemişti. Mürşidinin kendisinden bu hediyeyi kabul etmesi onu çok mutlu edecekti. Bir gün Sultan Ahmed kendince uygun gördüğü bir hediyeyi Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri'ne gönderdi. Ama, Şeyh Hazretleri kabul etmedi. Şüphesiz bu kabul etmeyiş, sultana karşı bir tavır anlamına gelmiyordu. Çünkü gerçek din büyüklerinden çoğu, prensip olarak hediye kabul etmezdi. Bu, büyük insanların dünya malına hangi gözle baktıklarını, başkaları için ulaşılmaz sayılan şeylerin, nazarlarında hiçbir değer taşımadığını ifade etmenin bir yoluydu. Sultan Ahmed, şeyhi Hüdâyî'nin kabul etmediği hediyeyi, yine o devrin mâneviyat büyüklerinden Abdülmecid es-Sivâsîíye gönderdi. Sivâsî ise hediyeyi kabul etti. Kendisine, padişahın aynı hediyeyi Aziz Mahmud Hüdâyî'ye sunduğu ama kabul etmediği hatırlatılınca, Sivâsî Hazretleri şöyle diyerek gerçek büyüklere yakışır bir tutum ortaya koydu: "Hüdâyî Hazretleri bir karga değildir ki leşi kabul etsin". Aziz Mahmud Hüdâyî'ye de "Sizin kabul etmediğiniz hediyeyi Şeyh Sivasî kabul etti." denilince onun tepkisi de yine bir büyüklük göstergesiydi: "Onun için hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü o öyle büyük bir ummandır ki, bir parçacık çamurun kendini bulandırmayacağını bilir."
BÜYÜKSÜN BABA
Ben iktidarda olsaydım, diyor Murat Kayacan, yanıma Herodot Cevdet'i alır, Kıbrıs meselesini hallederdim; Ermeni meselesini çözerdim. Eğer o da işin içinden çıkamazsa, o zaman da birlikte gider, Usta'ya danışırdık.
İSİMLERİN ANLAMI
Saddam'ın "savaşçı" anlamına geldiği ve kişiliğiyle uyumlu bir isim olduğu söylendi hep... Bir de Buş'un ne anlamlara geldiğine bakalım: 1. Çalı 2. (the ile) Özellikle Afrika ve Avustralya'da vahşi 3. Çalılık arazi 4. Çalıdan yapılmış tarakla taramak.
İMF'NİN YÜZÜNDEN
Elbette üreteceğiz, bağ, bahçe, tarla bizim
GÜNÜN SÖZÜ
Duymak istemediğin sözleri bana söyleme!
PLATONİK BİR AŞKIM VARDI, BİR PLATODA KAYBETTİM.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |