Başbaşa kaldılar... Beşiktaş, Galatasaray ve Gençlerbirliği. Biri şampiyon olacak. Fenerbahçeli dostumuz Evsal YUCAK soruyor, "Fener'in hali ne olacak?" diye. Evsal kardeşim ne sen sor, ne ben söyliyeyim. Her şey ortada. İki hafta önceki yorumumda "Siz Fener'i seneye görün" demiştim. Bugün de geçerli. Al eline tesbihini sabır çek. Senin ve benim gibi Fenerbahçeliler'in, şu an yapacağı başka bir şey yok. Bekleyeceğiz... Yukarıda güzel bir yarış var. Siz en iyisi onu izleyin. Ben de öyle yapıyorum.

Erteleme maçları, kupa maçları derken, her takım maç sayısında kafa kafaya geldi. Puan farkları da netleşti. Şimdi gözler yeniden oynanacak maçlara çevrildi. Düşme hattındaki takımlar da yangının tam ortasında. Alt kattakiler, üst kattakileri ne kadar etkiler, onu zaman gösterecek.

Beşiktaş'ın değil, ama o çirkin topçunun adını bile anmak istemiyorum. Yeniden ne yaptığını anlatmak da istemiyorum. Adam, Beşiktaş'ın iki paralık keyfinin içine etti. Sinan Engin'e de katılmıyorum. Dedi ki, "Pascal Beşiktaş için önemli bir futbolcudur" Olabilir, ama Beşiktaş O'nunla şampiyon olacaksa, olmasın daha iyi. Bana göre Beşiktaş Yönetimi bu olayı sadece para cezası ile geçiştirmemeli. Kovun keratayı gitsin. Daha çok prim yaparsınız. Herkes şampiyon olmuş gibi alkışlar sizi. Sakın ola "Geçmişte Galatasaray'dan filancı futbolcu da bunu yapmıştı, Fenerli bilmem kim de benzer harkette bulunmuştu" gibi maazeretler de üretmeyin. Daha çok batarsınız. Bunu yöneticilerin yapacağına zaten inanmıyorum da, kraldan fazla kralcı geçinen medya mensupları var aramızda. Size de bize de zarar veriyorlar.

Her maçı kazanmak için sahaya çıkanlar için, iyi futbolun önemi kalmadı. Bu hesabın içinde golü atıp üstüne yatmak da var, şan olsun diye farka koşmak da.. Beşiktaş'tan 4 puan geriye düşen Galatasaray'ı izlerken, Fatih Terim'in galibiyet golü sonrasındaki yüz hatları geliyor gözümün önüne. Zafer sevincinin yüzündeki çizgileri ne kadar derinleştirdiğini görüyorum. Hak vermiyor da değilim. Hem kendi ekmek parası, hem de sorumluluğunu üstlendiği futbolcularının. Bir anlamda şampiyonluk yarışı, yaşlanmayı da hızlandırıyor. Çok istiyorsan, bedelini de ödeyeceksin. Hayat bu...

Doğrusu iyi prim yaptı. Bana göre başarısı sadece Gençlerbirliği'ni zirve yarışına sokmakla sınırlı değil. Önceki çalışmalarına da bakmak lazım. Futbolcularına ne anlattığını merak etmiyorum. Nasıl çalıştırdığı da biraz gözlerden uzak olduğu için avantajlı diye düşünüyorum. Çünkü bu ona avantaj sağlıyor. İdmanlarda futbolcuları tartışsa, gazetelere "Birbirlerine girdiler" diye yansımıyor. O yüzden huzurlu çalışıyor. Demek ki, ayrıntı burada. Bu avantajını iyi kullanmasını da biliyor. O'na inanan bir başkanı da olması Yanal'ı ligdeki meslekdaşları arasında ayrıcalıklı bir portre duruma getiriyor. Polemiğe girmemesi, sadece işini yapması ile Fenerbahçe'nin teknik direktör adayları arasında liste başı olması, boşuna değil. Hakediyor, başarısının devamını diliyorum.

Adam bakmış küçük oğlu ellerini açmış dua ediyor;

- "Allahım sen anneme babama uzun ömür ver. Anneanne sana güle güle" Adam bir anlam verememiş ama, ertesi gün anneanne sizlere ömür. Adam bakmış çocuk yine dua ediyor;

- "Allahım sen anneme babama uzun ömür ver. Büyükbaba sana güle güle. Ertesi gün acı haber gelmiş. Büyükbaba sizlere ömür. Bir hafta sonra çocuk yine duada;

- "Allahım sen anneme uzun ömür ver. Baba sana güle güle." Adam telaşla tam teşekküllü bir hastaneye gidip muayene olmuş, tahlillerini yaptırmış, sapasağlam. Eve dönmüş karısı gözyaşı döküyor. "Hayrola hanım" demiş, hanım cevap vermiş;

- "Bizim postacı, ne iyi adamdı. Bugün haber aldım. Ölmüş..."

HAFTANIN YORUMU
SALİH SEZER

« Geri Dön