Bir ekonomiste: "–Faizler düşüyor. Dolar ve Euro da hızla değer kaybediyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?" diye sorarsanız, size vereceği cevap üç aşağı beş yukarı şöyle olur:

"–Demek ki ekonomi iyiye gidiyor."

Ama konuyu deştiğinizde, bazı endişeleri de peşpeşe sıralayacaktır:

"–Paradan para kazanma cazibesini yitirirse, tasarruflar tüketime doğru kaymaya başlar. Bu durumda kamçılanan talepler enflasyonun gıdası olur."

"Bu günlerde böyle bir tehlike var mı?" diye soruyorsanız, evet var.

Çevremden görüyorum.

Tasarruf sahibinin kafası karışmış. Parasını nereye yatıracağını bilemiyor. Dövizden kaçmak istiyor ama, mevcut yatırım alternatifleri de onu tatmin etmiyor.

Bankadaki paranın yıllık net getirisi yüzde 40'ların altına kadar düştü.

İyi bir yatırım aracı olarak görülen B tipi yatırım fonları bile yılbaşından bu yana ancak enflasyon oranı kadar gelir getirdi.

Veriler bize, son aylarda tüketim eğiliminin hızla arttığını gösteriyor. Otomobil, beyaz ve elektronik eşya gibi ürünlerde satışlar patladı.

Kredi kartı harcamalarında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 65 artış var.

Tüketici kredisi kullananlar çoğalıyor.

Derim ki: Baraj, köprü gibi kuruluşlara ait gelir ortaklığı senetlerinin piyasaya çıkarılmasının tam zamanıdır.

Hükümet elini çabuk tutup, tüketime akan paranın bir kısmını bu yola kanalize etmelidir.

Fenerli Erol User destanı

1990'lı yılların ortalarıydı. Birden karşımıza çıktı. Önce Genç İşadamları Derneği'ni kurup başkan oldu.

Daha sonra onu "Dünyada Yılın Genç İşadamı" ödülünü alırken gördük.

Demecleri, röportajları her gün gazetelerdeydi.

Tam bir medya maydonozu olmuştu.

Harvard üniversitesini bitirdiğini söylüyordu.

Namı o denli hızla yayıldı ki, anlı şanlı adamlar arasından sıyrılarak Fener'in yönetimine bile girdi.

Artık iyice Türkiye'nin gündemindeydi.

Sonra hakkında söylentiler çıkmaya başladı.

Harvard mezunu falan değildi.

Babasının plastik fabrikasında çalışıyordu.

Dünyada yılın işadamı seçilmesi de onun bir tezgahıydı.

İkinci bölümde onu onu hızla irtifa kaybederken gördük.

Fenerbahçe yönetiminden uzaklaştırıldı.

İşleri bozuldu.

Foyasının ortaya çıkmasından olacak, basında da itibar görmemeye başladı.

1998 yılında çalıntı çekin üzerinde tahribat yaparak bankadan 25 milyon dolar çekmeye kalktığı iddiasıyla tutuklandı.

Bir ara Azerbeycan petrollerinin pazarlanması konusunda ABD'li bir dolandırıcıya aracılık ettiği ileri sürüldü.

Nihayet geçenlerde yine karşımıza çıktı.

Bu kez bir bankayı dolandırdığı iddiasıyla mahkeme tarafından tutuklanmıştı.

İşte size bir insan öyküsü.

Bir film senaryosu olur mu dersiniz?

100 bin müteahhidi olan dev ülke

Bingöl depreminde yaşanan müteahhitlik faciasi hükümeti harekete geçirdi.

İhale yasası hızla değiştirilecek.

Bundan sonra herkes ihalelere giremeyecek.

Evet, müteahhitlik, hem karlı, hem kolay bir iş olmaktan çıkarılmalı.

Ülkemizde tam 100 bin müteahhit var.

Bu sayı tüm AB ülkelerindeki müteahhitlerin toplamından 10 kat daha fazla.

Artık ister düşünün, ister gülün...

SORU HATTI

ABD doları ne zaman keşfetti?

- Soru: Dolar günlük hayatımıza neredeyse Türk Lirası kadar girdi. Bu paranın geçmişi nereye dayanmaktadır. Doların değeri altın fiyatına endeksli midir?

Cevap: Dolar 1776'dan beri Amerika Birleşik Devletleri'nin Para birimi olarak kullanılmaktadır.

Kelimenin aslı Almanca Thaler'den gelmektedir. Amerika'nın keşfinden sonra, İspanya Kralı'nın bastırdığı gümüş para Dolera adını almıştır.

1776 yılında dolar ABD para birimi olarak resmen kabul edildi.

1933 yılında altın dolar paritesi belirlendi. Buna göre 1 Ons altın (31 gram) 35 dolara eşitlendi. 1971 yılında altın rezevlerinin erimesi üzerine bu bağlantı kaldırıldı.

BİLGİ DAMLACIĞI

ŞEMSİ YÜCEL

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu