|
|
"Kamuda çalma ve yolsuzluklar bu olayların nedenidir. Hiçbir sorun sistemden soyutlanamaz. Yeraltındaki fay kırılmasından önce kırılan ar damarıdır." "Bingöl depreminde onlarca masum yavruya mezar olan okul yatakhanesi 1999 depreminden sonra yapılmıştır. Bu, malzeme hırsızlığı değil, insanlık hırsızlığıdır." "Biz çürük olan herşeyi yıkılmayacak, çürümeyecek şekilde yeniden yapmalıyız. Türkiye'de yıkılması gerekenlerin başında malzemeden çalma zihniyeti bulunmaktadır." "Malzemeden çalmanın arkasında ahlak hırsızılığı, hukuk kapkaççılığı, siyaset yankesiciliği, kamu yönetimi kalpazanlığı ve demokrasiden çalmak vardır." Başbakan Tayyip Erdoğan, Bingöl depremi nedeniyle hükümete yöneltilen eleştirilere, partisinin TBMM grup toplantısında cevap verdi. Erdoğan, ilginç benzetmeler yaptığı konuşmasında, yolsuzluklara, geçmiş hükümetlere ve CHP lideri Baykal'a yüklenmesinin yanında, bakanlara, AK Parti milletvekillerine ve bürokrasiye yönelik sert uyarılarda da bulundu. Konuşmasında ağırlıkla Bingöl depremine yer veren Erdoğan, "Herşey Allah'ın takdiri içinde gerçekleşmektedir. Tedbirli olmak ve aklını kullanmak ise insanın en büyük vasfıdır. Kamuda çalma ve yolsuzluklar bu olayların nedenidir. Kamunun nasıl yönetildiğini bu olaylar ortaya koydu. Hiçbir sorun sistemden soyutlanamaz. Yeraltındaki fay kırılmasından önce kırılan ar damarıdır" dedi. Demokrasiden de çalıyorlar Başbakan Erdoğan, Bingöl'de yıkılan okul yatakhanesinin 1999 depreminden sonra yapıldığını bildirerek, "Bu malzeme hırsızlığı değil, insanlık hırsızlığıdır. Sorun sadece inşaat malzemesi çalmaya indirgenemez. Depremlerden sonra ortaya çıkan felaketler aslında geçmişten bugüne miras kalmış bir yönetim sorununun sonucudur. Malzemeden çalmanın arkasında ahlak hırsızlığı, demokrasiden çalmak, hukuk kapkaçcılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı vardır. Milletin sesi olan AK Parti, kamu yönetimi kalpazanlığına, siyaset yankesiciliğine, ahlak ve hukuk kapkaçcılığı ve demokrasi hırsızlığına son vermek için işbaşına gelmiştir, bu böyle bilinmelidir" diye konuştu. Yıkıp, sağlamını yapacağız Kamu binalarının öncelikle okul, hastanelerin elden geçirilmesi kararı aldıklarını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Biz çürük olan herşeyi yıkılmayacak, çürümeyecek şekilde yeniden yapmalıyız. Ancak Türkiye'de yıkılması gerekenlerin başında malzemeden çalma zihniyeti bulunmaktadır. Bu zihniyet yıkılmadıkça hiçbirşey doğru dürüst yapılamaz. Çürük olanları yıkıp, sağlamını yapma anlayışımız deprem konusuyla da sınırlı değildir." Devlet hızlı hareket etti Erdoğan, Bingöl depreminde devletin hızlı şekilde hareket ettiğini belirterek, "Deprem saat 03.27'de oldu. İçişleri Bakanımız saat 03.30'da bana haber verdi. Bakanlarımız sabah 06.00'da, biz de saat 10.30'da deprem bölgesine ulaştık. Bu bizim hassasiyetimizdir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa devlet bu kadar hızlı hareket etti" dedi. Deprem-laiklik ilgisi kuranlar Vatandaşların yaşadığı acıyı yerinde gördüklerini, yaralıların tek tek hatırını sorduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Bazıları çıkıp 'hükümet nerede, milletvekilleri nerede?' dediler. İnsaf... Biz saat 10.30'ta oradaydık. Marmara depremine 2 gün gitmeyenler var. Bunlar bizim görevimiz, artılarımız değil. İnsan bakar kör olduğu zaman bunlara ne yapacak? Bunlar alıp da bu deprem olayını laiklikle ilişkisini kuracak kadar merkezden sapma siyaset anlayışı var. Bunları ne yapacağız? Derdimiz bunları aşmak. Bu ülkeyi nasıl ayağa kaldırır, bu virüslerden ülkeyi nasıl kurtarırız, derdimiz bu." Memur dokunulmaz değil Erdoğan, 1940'lı yıllardan bu yana Türkiye'nin gündeminde bulunan ancak kimsenin cesaret gösterememesi nedeniyle gerçekleştirilemeyen Kamu Yönetimi Reformu'nu gündeme getirdiklerini de hatırlatarak, "Devlete ve kamu otoritesini kullananlara sinmiş olan idari zihniyetin demokratik süreç içinde dönüştürülmesi gerekir. Memuriyet ayrıcalıklı ve dokunulmaz bir konumun adı olmamalıdır. Memur, topluma tepeden bakan, işi yokuşa süren, vatandaşa güçlük çıkaran kişi değil, batıdaki anlamıyla Civil Servent, yani 'kamu hizmetçisi' olmalıdır. Devleti vatandaşına, vatandaşı da devletine güvenir hale getirmeliyiz" dedi. Sen endişe ile doğmuşsun Erdoğan, şöyle devam etti: "Ancak bazı çevreler eyalet sistemini getiriliyor diyerek buna karşı çıkıyor. Eyalet sisteminin ne olduğunu bile bilmiyorlar. Yönetemeyen demokrasiyi yöneten hale getirmek bizim boynumuzun borcudur. Bunu gündeme getirdiğimiz zaman 'Geleceğe endişe ile bakıyoruz' dediler. Sen endişe ile doğmuşsan ve endişe ile yaşıyorsan bunun suçu bende mi? Olumlu gelişmeler ve istikrardan rahatsız olanlar hastalıklı ruhların yapabilecekleri şeydir. Herkesten ricam, negatif enerji yayan anlayışla mücadele etmeleridir." Kadrolaşma değil rotasyon AK Parti iktidarının kadrolaşmaya başladığının yazıldığını anlatan Erdoğan, hatalarının olabileceğini, ancak yaptıkları her atamanın arkasında olduklarının belirterek, "Atamalar liyakat esasına göre yapılmıştır. Getirdiğimiz bürokratlar başarısız olursa yerlerinde bir gün bile duramazlar. Partizanlık yapmaları da söz konusu olursa anında gereken yapılacaktır" dedi. Kadrolaşmayı, "sistemin içinde olmayan bir insanı gelip sistemin içine koymak" sözleriyle tanımlayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Biz sistemin içinde olan bir insanı alıyoruz bir başka yere getiriyoruz. Bunun adı olsa olsa bir rotasyon olur. Bunu kadrolaşma olarak ifade etmek çirkindir, bu ülkenin evlatlarına saygısızlıktır, hakarettir." En az kararname bizde Erdoğan, önümüzdeki günlerde Ulusal Sesleniş konuşması yapacağını ve 53. Hükümetten bugüne kadar tüm hükümetlerin ne kadar kararname çıkarttığını ve kaçının Çankaya'dan döndüğünü açıklayacağını belirterek, "53. Hükümet'ten 58. Hükümet'e kadar Çankaya'dan dönen kararname sayısı yüzde 2-4'tür. Bizim dönemimizde dönen kararname sayısı ise yüzde 29'dur. Medya bu tespiti iyi yapsın. En az üçlü kararname bizim hükümetimiz döneminde gönderildi" dedi. Partililere sert uyarı Milletvekillerini ve partilileri, yakınları veya birileri için talepte bulunmamaları konusunda uyaran Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizim önceliğimiz Türkiye'dir ve biz partizanlık asla yapmayacağız. Arada bu tür yanlışları yapan arkadaşlarımı uyarıyorum. Bu yanlışları yapmaya devam ederseniz, atılması gereken adımları da atarız. Partimizi kurarken birilerinin yakınlarını, hanımlarını vesaire, bir yerlere getirmek için bu yola çıkmadık." Baykal'a sert gönderme Bingöl Valisi Hüseyin Avni Çoş'a sahip çıkan Erdoğan, "İçişleri Bakanımız takdir yetkisini kullanarak emniyet müdürünü açığa aldı. Gazetelerde birçok şey yazıldı. Eğer benim intikam hırsım olsaydı tarihi belirsiz bir depremi mi beklerdim? Böyle bir saçmalık mı olur Allahaşkına? Ne yazık ki, bunu anamuhalefetin lideri söylüyor. Böyle bir basitlik olur mu Allahaşkına? Aynı şey Vali beyle ilgili... Mülkiye Başmüfettişi'nin vali olmasından daha doğal ne olabilir? Bütün valiler ıskartadan çıkarak vali olmuyor ki. Belirli kademelerden geçiyorlar. Tayyip Erdoğan'ı aklayan rapor vermiş de onun için vali yapılmış. Sadece benim için değil başkaları içinde rapor vermiş. Beyaza beyaz demek suç mu? Buradan anamuhalefet partisi liderine seslenmek istiyorum. Beraat kararlarının hepsini Hüseyin Avni Çoş vermedi. Bu ülkenin bağımsız yargısı verdi. Medya küçük hesaplar peşinde olmasın. Bu ülkenin Başbakanı küçük hesaplar peşinde olmaz" dedi. 'CHP'nin hırçınlığı itibar kaybetmesinden' Başbakan Erdoğan, grup toplantısının basına kapalı bölümünde CHP'yi sert dille eleştirdi. Erdoğan'ın, "Bizim kadrolaşma yapmadığımızı onlar da biliyor. Ama başka birşey bulamadıkları için böyle yapıyorlar" dediği belirtildi. Erdoğan'ın, yapılan anketlerde AK Parti'nin oy oranının giderek arttığını, CHP'nin ise yerinde sayıkladığını belirterek, "Bizim politikalarımız halkımız tarafından takdir ediliyor. CHP'nin yaptığı muhalefet ise halkımız tarafından takdir edilmiyor. Bu nedenle oyları yerinde sayıklıyor. Yapılan seviyesiz siyasetin neticesi budur. Halkımız CHP'nin muhalefet anlayışına prim vermiyor" dediği öğrenildi. 'Genelkurmay'ın tespitidir' Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı tarafından önceki gün yapılan yazılı açıklamayı değerlendirdi. TBMM Başkanı Bülent Arınç'ı ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın sorulması üzerine şöyle konuştu: "Ben yapılmış olan bu açıklamayı Genel Kurmay'ın bir tespiti, bir değerlendirmesi olarak kabul ediyorum." 'MGK'da asker değil Sezer konuştu'
Başbakan Erdoğan, 30 Nisan'da yapılan MGK toplantısında Cumhurbaşkanı Sezer'in "eleştiri ve muhalefeti" ile karşılaştığını söyledi. AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nun önceki akşam yaptığı toplantıda, MGK toplantısının da gündeme geldiği ve Erdoğan'ın, MYK üyelerine ayrıca Cumhurbaşkanı Sezer'le yaptığı haftalık görüşme ile ilgili bilgi de verdiği öğrenildi. Erdoğan'ın, MGK'da askerlerden çok Sezer'le aralarında "diyalog" yaşandığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı'na yaptığımız atamaların oran ve sayıları ile geçmiş hükümetlerin atamalarının listesini söyledim. Hükümetimizin yaptığı atamaların hepsinin liyakat esasına göre yapıldığını anlattım. 'İmam dediğiniz kişiler doktorasını yapmış, yurtdışında eğitim görmüş kişiler, bunlar arasında ayrım yapılamaz' dedim" dediği belirtildi. MYK toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ise ilginç bir iddiayı gündeme getirdi. Genç Parti'nin 3 Kasım seçimlerinde halka döner-pilav dağıttığını hatırlatan Fırat, Uzanların döner için aldığı et ile pilav için alınan pirinçlerin parasını ödemediğini ifade etti.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |