AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Açıklamanın muhatapları kim?

Bir yemek masası etrafında konuşurken, hemen yanımda oturan bir meslektaş, "Genelkurmayın açıklamasını yarınki gazetede nasıl gördünüz?" diye sordu. Güldüm. "Yazarlar yorumlayacak, ama haber sayfalarında göreceğimizi sanmıyorum" cevabım onu da şaşırttı. Oysa durum açık: Yeni Şafak'ı 'akredite gazeteler' arasında kabul etmiyor genelkurmay; Yeni Şafak da ne yapsın, kendisini tanımayan kurumun açıklamalarını sayfalarına taşımıyor...

Eski günleri hatırlıyorum. Genelkurmay açıklamaları geldiğinde, neredeyse hepimiz, metinde bizi ilgilendiren bölümleri arar ve bulurduk da... "Şu paragraf bana cevap" derdi içimizden biri ve eklerdi: "Üç aşağıdaki paragraf da galiba sana..." Bu kez durum farklıya benziyor: Bir iddiaya göre, genelkurmayın açıklaması, 'Aslanlı Kapı' ile iyi ilişkiler içinde olan gazetecileri hedef alıyor...

Şaşıranlarınıza 'akredite' bir gazete yazarının tanıklığını sunuyorum. Hürriyet'ten Sedat Ergin, açıklamada kimlerin kast edildiğini irdelediği dünkü yazısının bir yerinde şunları yazdı: "İlginçtir ki, bu mesajların bir bölümü doğrudan merkez basındaki bazı lâik köşe yazarlarına gidiyor. / Rahatsızlığın konusu, bazı köşelerde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün lâikliğin korunması ve Kuzey Irak konularında yetersiz kaldığı yolunda eleştirilere yer verilmesi. / Örneğin Hürriyet'ten Emin Çölaşan, 27 Mart'ta 'Genelkurmay Başkanı Özkök'ün kişiliğinde, toplumun güvendiği tek kurum olan TSK'nın yıpranmasından, toplumun güvenini yitirmesinden endişe ediyorum. Yanılmayı diliyorum' diye yazmıştı. // Bundan bir gün sonra da Cumhuriyet'in Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Orgeneral Özkök'ün yurtdışında 18 yıl kaldığı için (doğrusu toplam 8 yıl) 'ülke hassasiyetlerine ve dengelerine Batı gözlüğü ile baktığı konusunda soruların bulunduğunu' belirtmişti. / Orgeneral Özkök, dünkü kararlılık açıklamasıyla, bu tereddütlere yanıt vermiş oluyor."

Genelkurmay başkanı, Sedat Ergin'e göre, 'tereddütlere yanıt' verse bile, Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay'ın tereddüdünü giderememiş görünüyor. Balbay, açıklamanın duyurulduğu gün kaleme aldığı "Hilmi Paşa" başlıklı yazısında, genelkurmay başkanını 'iktidarla yakın olduğu' gerekçesiyle eleştiriyor. Okuduğum gazetelerde savunulduğunu görmediğim, "Hilmi Özkök hükümetle uyum içinde; demokrasi gelişiyor" düşüncesini aktarıp şunları yazıyor: "Bu, tehlikeli ve orduyu yaralayan bir durum. Zira geleneksel olarak Genelkurmay, hangi düşüncede olursa olsun hükümetlerin dışındadır."

Emin Çölaşan ile Mustafa Balbay'ı eleştiriye yönlendiren, daha doğrusu 'dostlar arasında' yaptıkları eleştirileri sütunlarına taşımaya zorlayan, Org. Hilmi Özkök'ün, 11 Nisan 2003 tarihinde, TBMM milli savunma komisyonu üyeleriyle görüşürken yaptığı konuşmada sarf ettiği şu cümle: "Genelkurmay, cumhurbaşkanı, hükümet, dışişleri olarak uyum içindeyiz; bir orkestra gibi, şiir gibi çalışıyoruz..."

Aslına bakılırsa, bu cümlenin, dışişleri ile genelkurmayı 'yürütme organı' dışında görmek gibi ciddi bir sıkıntısı var; anayasal sistemde, bu kurumlar yürütmenin ayrılmaz parçası durumundalar. Ancak, Çölaşan ve Balbay, savaş döneminde de olsa uyum içerisinde çalışıldığını öğrenmekten mutsuz... Çölaşan, rahatsızlığını, 22 Nisan 2003 tarihli yazısının sonunda da dile getirmişti: "(..) Milli görüşçü AKP iktidarı ikili oynuyor. Bir yanda tabanını Erbakan kapmasın diye çaba harcıyor, öbür yanda ise takıyye yapıp esen rüzgára göre biçim alıyor, sessiz ve derinden gidip uygun koşulların oluşmasını bekliyor. / Varsın bazıları bunları görmesin, ülkemizin şiir gibi, orkestra gibi uyumlu yönetildiğini zannetsin!"

Bazı yorumcular, önceki günkü genelkurmay açıklamasını, bazı 'akredite' yazarlara duyulan kızgınlıkla birlikte 'yabancı basın' ile de ilintilendirdiler. Bu da bütünüyle yanlış olmayan bir tespit. Gerçekten de, başta Washington Post (WP) olmak üzere Amerikan gazetelerinde, "Askerler arasında birden fazla görüş var" yollu haber ve değerlendirmeler çıkıp duruyor...

İşin ilginç tarafı şu: Washington Post'ta 9 Nisan 2003 tarihinde çıkan Org. Hilmi Özkök merkezli değerlendirmede, ad vermeden, iki yazara atıflarda bulunuluyordu. Yazının bir yerinde 'askere yakınlığıyla tanınan iki yazar' tarafından eleştirildiği dile getiriliyor Org. Özkök'ün; 'bazı Türk yorumcular', WP muhabiri Philip Pan'in kulağına, "Bu bir uyarı sayılır" diye fısıldamışlar...

Genelkurmay açıklamasının Hürriyet ve Cumhuriyet yazarlarını hedef aldığını iddia etmek bence zor; iddia genelkurmayı yakından izleyen gazetecilerden olan Sedat Ergin'den gelse bile... Philip Pan'in, değerlendirmesinde, ad vermeden söz ettiği 'iki yazar' onlar mıdır, bunu da bilmiyorum... Kafam başka bir sebepten daha karışık: Açıklamada, "TSK'yı ve mensuplarını yıpratmak" ve "TSK'nın geleneksel disiplin anlayışına nifak sokmak" ile suçlanan "TSK'nın birlik ve beraberliğini bozmaya yeltenen cumhuriyet düşmanları" ve "İdeolojik saplantılarını yasa ve mantıklarının önüne koyan az sayıdaki kişiler" ile Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay arasında bir irtibat kurabiliyor musunuz siz?

En iyisi, açıklamada sözü edilen yasal yola başvuruyu beklemek; bakalım, genelkurmay kimleri mahkemeye verecek?


7 Mayıs 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED