T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Övgüye itiraz

Pazartesi günü gazetemizin Kültür sayfasında Osman Akkuşak'ın yazdığı yazıyı gördünüz mü bilmiyorum; gönlümden geçen, gözden kaçırmış olmanız, yok eğer okuduysanız da tavsiyem, o yazıdaki ifadeleri dikkate almamanız yönünde.

Sağolsun Osman Akkuşak ağabeyimiz, "Muhalif Tebessüm" hakkında yazan diğer arkadaşların hepsini jet hızıyla sollamış, övdükçe övmüş.

Belki görmek istediği şekilde anlatmıştır ama samimiyetle belirteyim ki ne kitap, ne de bendeniz o kadar övgüyü hakkettik.

Pastalara kabartma tozu konulur ya, Osman Akkuşak da nereden bulduysa, yazıya abartma tozu eklemiş adeta. Belki de rahvan. Yahut dörtnal. Ne bileyim, abartı çok açıkçası.

"Bir mizah şaheseri" ne demek!..

Daha başlıkta başlıyor yüzümün kızarması.

Eser olsun yeter, şaha gerek yok.

Şimdi kimisi bunu tevazu sanacak. Vallahi değil.

Tamam, mizahtan anlarım çok şükür. Yazdığım yazılarda mizah önemli bir unsur, ona da itirazım yok. Fakat daha ötesi, pireyi deve yapma numunesi.

Ve belki yazı tarihimize, birini överek yerin dibine batırmaya örnek olarak geçecek bir yazıdır o.

Sözleriyle muhatabını yerlere yatıran biri olarak tarif ediyor ya fakiri, daha kendisinin bile bir kere olsun sözümden dolayı yerlere yattığına rastlamadım mesela. Gören varsa söylesin.

Yazısında katıldığım yerler de var işbu Osman Akkuşak üstadın; "Acımasız değildir" kısmını çok tuttuğumu belirtebilirim, neresi derseniz.

Uzatmayalım, herşeye rağmen yani beni mahçup etse de kendisine teşekkür borçluyum. Bakışındaki nezahat, kalemindeki melahat ve üslubundaki nebahat için.

ÜRÜN DÖNÜŞÜMÜ

Marketler arasında bir market, başlangıçta bazı müşterilerin hangi akla hizmet olduğunu anlamadıkları bir uygulama ile, naylon poşetlere ücret uygulamasında ısrar etti, sonunda herkes alıştı.

Çevreye verdiği zarar dolayısıyla, naylon poşetleri defalarca kullanma alışkanlığı kazandırmak istiyorlar. İyi fikir. Keşke bir adım daha ileri gidilse ve naylon poşet kullanmaktan tamamen vazgeçilip, geri dönüşümü olan kâğıt torbalar kullanılsa.

Gerçi bizde kâğıtların dönüşümü kimi zaman "ısı ve duman" şeklinde oluyor ama...

HAVLU

Elimiz kirlenince yıkarız. Suya sabuna dokunuruz. Sonra da havlu ile kurularız.

Kâğıt havluysa kullandığımız, mesele yok. Fakat dokuma ise, bir mesele var.

Elimizi daima temizledikten sonra havluya sildiğimiz halde, havlular nasıl olur da kirlenir?

Ve neden başkasının havlusunu kullanmak istemeyiz?

ZIT

- Pastörize sütün zıttı nedir?
- Pastör is not a süt.
(Murat Kayacan)

TÜRK KOMÜNİSTLERİ DUASI

Uyandı hep şark
Beşerde yok fark
Değişir şu çark
Parlar inşallah

Şark oldu kardaş
Bir ruhlu yoldaş
Yolunda güneş
Açar inşallah

Hiç olmaz esir
Fikri bir eksir
Gibi hep teşir
Yaşar inşallah

Doğan şu hisler
Önünde sisler
O hain "habisler"
Çatlar inşallah

Parlayan şu nur
Garbın o mağrur
Tahtını makhur
Eder inşallah

Ziyası garbın
Şu demir azmın
Önünde şarkın
Söner inşallah

Şu çelik heyet
Silkinir elbet
Hep garba heybet
Verir inşallah
Atilla nesli
Yıldırım sesli
Bir hücum faslı
Yaşar inşallah

Yükselir Kur'an
Nurlanır Turan
Saliple o çan
Susar inşallah

Yakındır ikbal
Matemli hilal
Geyinir o al
Rengi inşallah

Görürler olgün
Şu Türklük bir gün
Bir şanlı düğün
Yapar inşallah

20 Eylül 36 Ş. Celal

Yeni Dünya'nın 65 Nu.'lı sayısından alınmıştır.
(1 Kanunuevvel 1336)
Kerim Sadi; Türkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katkı, İletişim Yayınları, 1994, s.509-510


19 Şubat 2003
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED