AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
'Bize eski MGK bildirilerimizi geri verin!'

Gazetenin tespiti yerinde: "MGK, dün en uzun toplantılarından birini yaptı. 7,5 saat sonunda yayımlanan bildiride, gelenekselleşen 'irtica ile mücadelede gelinen nokta değerlendirildi' ifadesi yerine, 'Devletin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesinin önemi ve titizlikle korunması vurgulanmıştır' denildi."

Gazetenin tespitinin önemi sadece yerinde bir tespit olmakla kalmıyor; sanki, ülkenin geride bıraktığı bir sürece de işaret ediyor... Şöyle ki:

Son bildirisine bakacak olursak, "laiklik ilkesi"nin artık ülkede MGK açısından da yerli yerine oturmuş bir ilke olarak görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu böyle olmalı, çünkü dikkat edin, bildiri bu ilkenin sadece "önemi" ve "titizlikle korunması"ndan söz etmektedir. Bir şeyi koruyabilmeniz için ona önce sahip olmanız gerekmez mi? Önceden sayısız kere tekrarlandığı gibi artık "irtica ile mücadelede gelinen nokta" filan söz konusu değildir. Demek ki, bu "nokta" artık geride kalmış, sıra "laiklik ilkesi"nin sadece "titizlikle korunması"na gelmiştir. Ne kadar sevindirici bir gelişme ve MGK açısından ne büyük bir rahatlık...

Siz ne düşünürseniz düşünün ben son MGK bildirisini böyle, iyimser bir gözle okuyorum... Yaşasın! Artık "mücadele" dönemi sona erdi, artık sıra "korumaya" geldi.... Neydi o eski bildirilerin okuyanları içine soktuğu ruh hali? Cumhuriyet'in 80. doğum günü kutlamaları kapıda olmasına rağmen, bir "mücadele"dir gidiyordu.... Demek ki "irtica" karşısındaki o "eforik" ruh hali son bulmuş; demek ki "düşmanlar"la "mücadele"de artık işin sonuna varılarak sıra "laiklik ilkesi"nin korunmasına gelmiş... Hele şükür, bugünleri de gördük...

Ben önceden yazmasam da düşünmedim değil doğrusu. Son MGK toplantısından aşağı yukarı böyle bir bildirinin çıkacağını kuvvetle tahmin ettiğimi seylesem inanır mısınız? Tahminim bu yöndeydi, çünkü başka türlüsü mümkün değildi. Başka türlü nasıl olabilirdi ki zaten? Seçimlerin kırkı yeni çıkmış, iktidar Meclis'te 365 milletvekiliyle ülkenin yıllardır görmediği bir çoğunluğu elde etmiş, Irak savaşı bitmiş, ekonomik hayat hiç değilse bir toparlanma dönemine girmiş, Libya'yı ziyaret eden filan da yok... Bu tablo karşısında MGK'dan başka türlü nasıl bir bildiri çıkabilirdi ki? Ne diyecekti yani MGK bildirisi; "Laiklik karşıtı uygulamalar işi azıttığı için, rejimin selameti açısından erken olmayan seçimlere kadar yürütmenin 'teknokratlar hükümeti'ne devredilmesinin hükümete tavsiyesine karar verildi!" diyecek hali yoktu ya...

Ben ilkesel olarak "koalisyon hükümetleri"ne karşı birisi olmamama rağmen, yine de söylemeden edemeyeceğim: Özellikle bazı anayasal kurullarda bir "tek parti" iktidarı hiç de fena olmuyormuş yani! Fena olmuyormuş, çünkü herşeyden önce bu kurulların "ihtimaller hesabı" gibi aslında görevleri arasında bulunmayan bir işle vakit geçirmelerini önlüyormuş... Hesap açık: Meclis şu kadar milletvekilinden oluşuyor; iktidar partisinin şu kadar milletvekili var; bazı milletvekillerini partiler arasında dolaştırabilmek ihtimali de sıfır; konjonktür monjonktür deseniz hepten olumsuz... Bu manzara karşısında bir kurulun elinden başka ne gelebilir ki?

Dediğim gibi, sonuç tam beklediğim gibi çıktı. Siz bakmayın özellikle bazı medya kuruluşlarının günlerdir "hesap günü" olarak tarif ettikleri 30 Nisan için geri sayıma başlamalarına. Onların "medya"yla filan ilgileri yok; o kadar yok ki, anayasal bir sistemde tamamen yasal olarak iktidara gelen bir partiye bile basbayağı ömür biçebiliyorlar.. Hatta o kadar ki, internette bazı haber siteleri okurlarına şu soruyu yönelterek anket bile yapıyordu: "Sizce askeri bir müdaheleye gerek var mı?" Ne "müstehcen" bir soru bu böyle... Evet evet, bu tür anketlerin bile yapılabildiği bir ülkedeyiz. Zaten anayasal bir sistemde bir askeri müdahalenin toplumda "olağan" bir işmiş gibi algılanmasına gayret eden ve bir ölçüde gayretlerinin meyvesini de toplayan asıl olarak "o medya" değil midir? Unutmayalım: Anayasa'nın kesinlikle yasakladığı, ceza yasalarının en ağır müeyyidelerle önünü kestiği olağanüstü bir hali, üzerinde bolca laf edilebilecek "olağan" bir hale sokmaya çalışmak... Bir ülkede "medya"nın topluma bundan daha fazla kötülük yapabilmesi mümkün mü?

30 Nisan toplantısından çıkacak sonuç günlerdir heyecanla beklenmesine rağmen, sonuç ortada... MGK'da "laiklik ilkesi"nin korunması vurgulanmış, güvenlikle ilgili iç ve dış gelişmeler gözden geçirilmiş, tabii olarak Irak'ta olup bitenlere bakılmış ve Kıbrıs konuşulmuş, petrol boru hattı meselesi hakkında da bilgi edinilmiş... Hepsi bu! O kadar kısa ve bazılarını büyük hayal kırıklığına uğratan nitelikte ki, sizin de mutlaka şahit olduğunuz gibi, onca külfete rağmen kimse işin tadını çıkaramadı! Kimsenin günahını almak istemem ama bazı televizyon ekranlarında kimilerinin "Bize eski MGK bildirilerimizi geri verin!" diye söylenmeye başlamalarına çok az kaldığını hissetmedim değil!

Peki Bildiri'nin geçirdiği bu önemli dönüşüm nereden kaynaklanıyor? Yukarda biraz söylemeye çalışmıştım ama istersiniz şimdi daha açıkca söyleyeyim: Tabii ki sadece siyasi iklimden. Yalan mı, bakın "bahar" nihayet yüzünü gösterdi bile...


3 Mayıs 2003
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED